The Angel Makers of Nagyrév – Erkeklerin Esrarengiz Ölümleri – Macaristan

15 Ocak 1930 tarihli Akşam Gazetesinde bir haber göze çarpıyordu: “Koca Katili Macar Kadınların Muhakemeleri Hitam Buldu(Sona Erdi).”

Budapeşte’nin yaklaşık 100 km güneydoğusunda bulunan Nagyrev adlı küçük bir köyde uzun yıllar boyu yaşananlar oldukça korkunçtu. Tüm olan biteni onlarca yabancı kaynağı didik didik ederek sizler için derledik. İşte, genç yaşlı demeden yüzlerce erkeğin ölümüyle sonuçlanan Nagyrev Hadisesi’nin perde arkası.

Esrarengiz Ölümlerin Kol Gezdiği Topraklar

Tabi asıl olaydan önce konuyla ilgisi olan birkaç bilgi edinelim.

1879 yılında, o zamanlar Macaristan’a bağlı bir bölge olan Szerdahely’de (Bugünkü adı: Miercurea Sibiului. Romanya’ya bağlı) “Koca Zehirleme Toplululuğu” olarak nitelendirilen bir yapı, polisin soruşturması sonucu gün yüzüne çıkarıldı. Komşu köylerdeki sekiz erkeğin, altı hafta içinde ardı ardına ölmesinin uyandırdığı şüphe sonucunda ölenlerin, eşleri tarafından arsenik ile zehirlendikleri ve kadınların bu cinayetler sırasında birbirlerine yardım ettikleri ortaya çıktı. Yakalanan şüpheliler, mutsuz evlilikleri sebebiyle böyle bir yola başvurduklarını itiraf ettiler.

Her ne kadar yaşananlar diğer ülkelerde haber olmuş olsa da, Macar kadınlar pek duymamış olacaklar ki, yalnızca üç sene sonra Melencze’de(Bugün: Melenci – Sırbistan toprağı) benzer bir hadise ülke gündemine oturdu. Thekla Popov adındaki 70 yaşındaki bir kadının yıllardır kocalarından ve sevgililerinden şikayetçi olan kadınlara tavsiyelerde bulunduğu, hatta onlara zehir sattığı ortaya çıktı. Yapılan soruşturma sonunda Thekla adındaki yaşlı kadının, 100’den fazla erkeğin ölümünde rolü olduğu anlaşıldı ve onunla birlikte diğer kadınlar hakim karşısına çıktılar. Ancak davanın uzun yıllar sürdüğü dışında başka bir bilgi bulunmuyor. Sonucu muallak olsa da, ortak kanı kadınların çoğunun hapiste hayatlarını kaybettiği yönünde.

Bunların dışında, 1900’lü yılların arefesinde Macaristan vilayet ve köylerinde irili ufaklı cinayet şebekeleri ortaya çıktı. Suçlu bulunanlar ömür boyu hapis cezasına çarptırıldılar, ancak kadınlar bu yöntemlerden pek vazgeçecek gibi değillerdi. Olayların ulusal basında yer almasıyla polis, özellikle hayatını kaybeden erkeklerin ardından hazırlanan ölüm raporlarını sık sık incelemeye başlamıştı.

15 Ocak 1930 Akşam Gazetesi - Ceviiz.com

15 Ocak 1930 Tarihli Akşam Gazetesinin Haberi

Macar Sosyal Hayatının Bir Sonucu

Szerdahely’de yaşanan cinayetlerin ardından tüm zanlıların itirafları tek bir noktaya çıkıyordu: mutsuz evlilikler. Aynı itiraflar o dönem içinde benzer şekilde işlenmiş cinayetlerin sonrasında da karşımıza çıkıyordu. Böyle hissetmelerinin altında toplumun evliliğe bakış açısı yer alıyordu.

Örneğin; Macar toplumunda kadınların kocalarını seçme hakkı bulunmuyordu ve bu seçim aileleri tarafından yapılmaktaydı. Kadınların, ailelerinin bu tercihleri hakkında herhangi bir itiraz hakkı bulunmadığı gibi, ileride boşanmaya da izinleri yoktu. Kocası; ister ipe sapa gelmez bir alkolik olsun, ister onu dövsün, onur kırıcı sözler söylesin… Kadınlar boşanamazlardı.

İşte durum böyle olunca, kocalarını ya da onlardan ayrılmış olan sevgililerini öldürmek, bazı kadınlar için çıkış yolu olarak görülmekteydi.

tasarimooi logo ceviizcom
- Reklam -

Birinci Dünya Savaşının Getirdikleri

1914 Temmuz’unda Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun Sırbistan’ı işgal etmesiyle (1. Dünya Savaşı), ülkenin dört bir bucağındakiler gibi, yazımıza konu olan Nagyrev köyünün erkekleri de cepheye koştular.

Savaşın başlamasından kısa bir süre sonra ise, köy yakınlarında hummalı bir çalışma başladı ve çok geçmeden esir alınan düşman askerleri Nagyrev ve civarına getirildiler. Köyün konumu esir kampı kurulması için oldukça idealdi. Bu durum Nagyrév’in kaderinin çarpıcı bir biçimde değişmesine sebep olacaktı.

Zorla evlendirilen, kocalarından yana mutlu olmayan Macar kadınları, kısa süre sonra çekingen tavırları bir kenara bırakarak, civarda dolaşan esir askerleriyle iletişim kurmaya başladılar. Çok geçmeden de, köydeki neredeyse her kadının bir esir sevgilisi olmuştu bile. Hatta kimisinin iki tane!

Ancak, kocalarının cepheden eve dönmeye başlamasıyla birlikte, kadınların “saadet” dolu günleri fazla uzun sürmedi. Sınırlı özgürlüğe sahip olan esirlerle birlikte rahata ve mutluluğa ermiş olan Nagyrev kadınları, eşlerinin dönmesiyle ortaya çıkan durumdan hiç hoşnut değillerdi. Geriye dönen ve eşlerinin bambaşka bir hayat kurduğunu gören kocalar ise, bu durumu reddedip yeniden eski düzenlerine dönmeye çalıştılar. Hal böyle olunca kadınlar bir çözüm yolu aramaya başladılar.

The Illustrated London News – 28 Aralık 1929

Öldüren Çare: Julia Fazekas

Julia Fazekas, kocasıyla birlikte 1911 yılında Nagyrev’e gelmiş orta yaşlı bir kadındı. Söylediğine göre kocası, hiçbir açıklama yapmadan ortadan kaybolmuştu. Ebe olarak civarda nam salan Fazekas, 1911 ve 1921 yılları arasında 10 kez kürtaj işlemi yaptığı gerekçesiyle tutuklanarak mahkemeye çıkarılsa da, her seferinde kürtaj destekçisi hakimler tarafından salıverilmişti.

Kadınları istenmeyen çocuklardan kurtardığı için kısa sürede ünlenen ve güven kazanan ebe Fazekas aynı zamanda, civarda hastane bulunmadığı için köylülere ilaç veren, ufak rahatsızlıklarında tedavi uygulayan bir isimdi.

Yardımcısı Susanna Olah ile birlikte köylü kadınların dertlerini de dinleyen Fazekas, son dönemde kocalarının geri dönmesinden muzdarip olan kadınlara Macar toprakları için hiç de yabancı olmayan bir yöntem önerdi: zehirlemek.

Arseniği, sinekleri yakalamak için kullanılan kağıtlardan damıtma yöntemiyle elde eden Fazekas, bunu kadınlara vererek yiyeceklere katmalarını önerdi.

Kocalarını zehirlemeleri yönünde verdiği tavsiyelerin ilk kurbanı Peter Hegedus oldu. Aynı yıl savaştan sağ dönmeyi başarmış olan Hagedus, kısa bir süre sonra hayata gözlerini yumdu.

Çok geçmeden peşi sıra erkek ölümleri baş gösterdi, küçük Macar köyünde. Ölenler yalnızca kocalar değil; bazen sevgililer, bazen kardeşler, hatta bazen çocuklardı. Kadınların erkek kardeşlerini ve çocuklarını öldürmelerinin sebebi genellikle hayat sigortası benzeri bir güvenceden yararlanma amacıylaydı.
Kırklı yaşlarının ortalarında bir kadın olan Marie Kordos bu yöntemle; kocasını, sevgilisini ve engelli çocuğunu öldürdü. Bu olaydan sonra Nagyrev,  halk arasında “Cinayet Bölgesi” olarak anılır oldu.

1914 yılında başlayan cinayetler silsilesi 15 yıl kadar sürecek ve her ne kadar sayı tartışmalı olsa da 300’e yakın erkeğin şüpheli ölümüyle sonuçlanacaktı.

Ölüm Kayıtları

Daha önce bahsettiğimiz gibi, bu tip cinayetler Macaristan için yeni şeyler değildi. Polis ve halk, her ne kadar bu vakalara sıkça rastlamışlarsa da; bu sefer durum biraz farklıydı. Çünkü, ölümleri kayıt defterine geçiren yetkili, Julia Fazekas’ın kuzeniydi.

julia fazekas

“O” : Julia Fazekas

Böylelikle bütün ölümler, cinayet dışında herhangi başka sebeplerle gerçekleşmiş gibi kaydediliyordu. Durum böyle olunca da, cinayetler ne polis ne de başka bir güvenlik biriminin dikkatini çekmedi.

Fark Edilmeleri

O zamanlar küçük bir çocuk olan Maria Gunya, köylerine gelen polislerin babasına bir takım sorular sorduğunu hatırlıyordu. Bunları anlatırken 83 yaşında olan Gunya şöyle diyordu: “Kadınlar, sorunları ile birlikte Fazekas’a gelirlerdi. O da ‘Eğer erkeğinizle ilgili bir sorununuz varsa, basit bir çözümüm var.‘derdi.” 

Macarca “Tiszazugi méregkeverők”, İngilizce “The Angel Makers of Nagyrev” olarak anılan kadınların fark edilip yakalanmalarının nasıl olduğu ise üç farklı anlatı olarak karşımıza çıkmakta.

Bunlardan bir tanesi, olayın açığa çıkmasının köydeki kadınlardan biri olan Bayan Szabo yüzünden olduğudur. Szabo’yu ele veren ise, köyü ziyaret eden ve kadının zehirleme teşebbüsünden kurtulmayı başaran iki kişi. Onların şikayeti sonrası yakalanan Szabo, isim vermeye başlayınca köydeki cinayet ağı ortaya çıkmaya başlamış.

İkincisi de birincisi gibi pek popüler aslında. Zehirlenerek öldürülmüş olan kurbanlardan bir tanesinin cesedi yakınlardaki bir kasabada yıkanıyor ve bu işlemi gerçekleştiren ise bir tıp öğrencisi. Ölümün sebebini merak eden öğrencimiz, vücutta yoğun şekilde arseniğe rastlıyor ve olay böylelikle ortaya çıkmış.

Son anlatı ise, 1929 yılında bir gazeteye isimsiz bir mektup gönderilerek her şeyin ortaya çıkmasıyla alakalı.

Bunların hangisi gerçekleşti bilinmiyor, belki de hepsi peş peşe yaşandı. Yani yaşananların artık bir şekilde ortaya çıkması gerekiyordu ve bir anda her şey oluverdi. Peki sonrasında kadınlara ne oldu, son bölümde bunlardan bahsedelim.

Kadınlar Mahkemede

Her ne kadar dikkat çekmeyecek kadar az sayıda olsalar da, o dönemde Nagyrév’dekine benzer ölümlerin yaşandığı yerler. Nagyrév’in komşularından başlayarak diğer komşulara doğru uzanan bir cinayet silsilesi.

Yetkililer köyün mezarlığından zehirlenerek ölmüş onlarca ceset çıkardılar. Yapılan soruşturma sonunda 98 kişi tutuklandı ve bunlardan 34’ü kadın ve 1’i erkek olmak üzere 35’i şüpheli bulunarak mahkemeye çıkarıldılar. Sanıklardan 26 tanesi mahkeme heyeti tarafından suçlu bulundu. Bunlardan 8‘i idam(yalnızca iki kişi infaz edildi), yedisi ise kişi ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Júlia Fazekas ise yolun sonuna geldiğini anladığı an(19 Temmuz 1929) kendisini öldürerek işi mahkemeye bırakmadı.

Sanıklar Mahkemede

Yaşananlar yıllarca unutulmadı, sayı tartışmalı olsa da yaklaşık olarak 300 kişinin öldürüldüğü bu cinayet hadisesi Türkiye dahi dünyanın çeşitli gazetelerinin satırlarını süsledi. Hatta uzun yıllar sonra; 2002 yılında Hukkle adlı film, 2005 yılında The Angelmakers adıyla bir belgesel/film dahi çekildi. Gazete küpürlerinin bir kısmını yazımızın çeşitli yerlerine serpiştirdik, kalanı da aşağıda. Konuyla ilgili daha detaylı bilgi için kaynaklarımıza göz atmayı unutmayın.

The De Kalb Daily Chronicle, Illinois
13 Ocak 1930

The Albury Banner and Wodonga Express
24 Ocak 1930

Aberdeen Press and Journal
12 Aralık 1929

The West Australian
15 Ocak 1931

The Western Argus
17 Aralık 1929

Tasarımooi