7 Haziran 1967. Tarihe daha sonra “6 Gün” olarak geçecek savaşın 3. günü…
İsrail Kuvvetleri, Yemen kontrolündeki Doğu Kudüs’ü tamamiyle ele geçirdi.
Savaş sonunda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi(BMGK), İsrail’in işgal ettiği topraklardan çıkmasını istedi fakat İsrail yönetimi bu isteği dikkate almadı.
BMGK, yapısal olarak bundan daha fazlasını yapamazdı; konseyin yaptırım gücü bulunmuyordu.
Başlıklar
ToggleYeni Başkent Kudüs
İşgal ettiği topraklara yerleşme hususunda kararlı olan İsrail, 1980 yılı Temmuz ayına gelindiğinde Kudüs’ün tamamını başkent ilan etti.
BMGK, 478 sayılı kararla İsrail’in ilhak ettiği Doğu Kudüs’ü başkent ilan etmesini geçersiz saydı.
Güvenlik Konseyi’nin aldığı bu karar ve sonrasında artan Arap baskısı belki İsrail’e geri adım attırmadı ancak Kudüs’te büyükelçilik açmış olan Hollanda ve bir kaç Latin Amerika ülkesi, elçiliklerine fiilen son verdiler.
Kudüs’ün tamamını başkent ilan etmesi sonrası İsrail yönetimi, bütün devlet kurumlarını şehrin batısına taşıdı. Kağıt üzerinde Kudüs’ü birleştirmiş olsa da şehrin o yakası onlar için tamamiyle güvenli sayılmazdı.
Elçiliklerin Durumu ve ilk Destek
İsrail başkentini değiştirmişti ancak bunu dikkate almayan dünyanın geri kalanı, elçiliklerini Tel-Aviv kentinde tutmaya devam ettiler.
İsrail’in bu konudaki yalnızlığına derman olacak olan ülke müttefiki ABD’ydi. 1995 yılında “Kudüs Büyükelçilik Yasası” senatoya geldi ve 2 ye karşı 98 oyla geçerek Temsilciler Meclisi’ne gönderildi. Meclisteki oylama da evetçilerin ezici üstünlüğüyle; 435 oyun 374’üyle onaylandı.
Meclisten çıkan kararı dönemin ABD Başkanı Bill Clinton imzalamamıştı ama usül gereği yasa yürürlüğe girdi. Yürürlüğe giren yasa gereği büyükelçiliğin 31 Mayıs 1999’a kadar Kudüs’e taşınması gerekiyordu fakat; ABD Başkanlarının dış politikayla alakalı konularda yasaları erteleme yetkisi vardı ve Donald Trump’a kadar ki başkanlar bu yetkilerini kullandılar.
Obama, başkan adayı olduğu sırada Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu ifade etmiş olsa da başkanlığı döneminde bu yönde bir karar almadı. Zaten adayken bu tip açıklamalar yapmak başkan adayları arasında gelenek halini almıştı.
Avrupa Birliği bu konuda netti; AB komisyon üyelerinden Ferrero-Waldner 2009 yılında konuyla ilgili olarak Kudüs’ün başkent ilan edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtti.
OECD Krizi
Türkiye’nin Kudüs konusundaki tavrı 2010 yılındaki tavrından dolayı kamuoyunca tartışıldı.O yıl İsrail’de düzenlenecek olan OECD toplantısının Kudüs’te yapılacak olması dolayısıyla; İsrail’in başkent statüsünün kabulü anlamına geleceğinden ötürü İngiltere ve İspanya, toplantıya katılmayacaklarını ilettiler.
Türkiye ise bu konuda sessizliğini hatırı sayılır bir süre korudu ve müsteşar yardımcısı seviyesinde temsil edileceğimiz belirtildi. Tepkilerin kesilmemesinin de etkisiyle toplantıya Türkiye’nin katılmayacağı açıklandı.
Tel-Aviv Tepkisi
2012 Londra Olimpiyatları açılış seremonisinde İsrail kafilesinin geçişi sırasında yayıncı kuruluş BBC kanalı, başkenti Tel-Aviv olarak belirtince İsrail’den tepki gördü. Benzer bir tepkiyi aynı sebepten ötürü ülkenin önde gelen gazetelerinden The Guardian da aldı.
2014 yılında İsrail Savunma Bakanı Moshe Ya’alan: “Kudüs sonsuza kadar İsrail’in ve Yahudi halkının başkenti olacak.” dedi.
Zafer(!)
2017 yılı Aralık ayında seçim öncesinde verdiği sözü tutan ABD Başkanı Donald Trump, Büyükelçilik Yasası’nı hayata geçirecek imzayı attı.
Bu karar sonrası Türkiye’nin çağrısıyla olağanüstü toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı(İİT), Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak tanıdı.
AB ise, Kudüs’te iki devletli çözümden yana olduğunu belirtti.
Rusya bu karardan dolayı ABD’yi eleştirdi.
ABD karşıtı ülkelerden olan İran, söz konusu kararı sert bir dille eleştirirken İİT’nin kararını uygun bulduğunu bildirdi.
Pek çok ülkede ve ülkemizin kentlerinde protesto gösterileri düzenlendi. İsrail’de çıkan olaylarda hayatını kaybeden Filistinliler oldu.
Yapılan hiç bir şey fayda etmedi ve 14 Mayıs 2018’de Donald Trump’ın bizzat katıldığı törenle ABD Kudüs Büyükelçiliği açıldı.
Ardından Paraguay ve Guetamala da Kudüs’te büyükelçilik binalarını faaliyete geçirdiler.
Bilmenizde Fayda Var
ABD’nin Kudüs kararından önce Kudüs’te halihazırda on ülkenin temsilciliği bulunuyordu.
Bunlardan Türkiye, ABD, İngiltere, Belçika, İspanya, İsveç ve Vatikan Doğu Kudüs’te; Fransa, İtalya ve Yunanistan ise Batı Kudüs’te yer alıyorlardı. Ancak bu ülkelerin hiç biri – daha sonra ABD hariç- Kudüs’ü başkent olarak tanımıyorlar.
Türkiye 30 kadar personeliyle Başkonssolosluk sıfatıyla bulunduğu Kudüs’te işlem hacmi bakımından Büyükelçilik seviyesinde çalışıyor. 2005 yılından beri büyükelçi atadığımız konsolosluk, doğrudan Dışişleri Bakanlığı’na bağlı ve Filistinliler’e hizmet vermekte.
Türkiye 1925 yılında kurduğu temsilciliğini 1980 yılındaki başkent kararını protesto etmek amacıyla terk etti ve konsolosu geri çekti. Ancak Madrid Barış Konferansı(1991) sonrası oluşan ılımlı havadan dolayı konferanstan 11 ay sonra 1992 Eylül’ünde tekrar konsolos atadı.