Marmaray, proje adıyla yazacak olursak “Marmaray BC1 Demiryolu Projesi – Boğaz Tüp Geçişi, Tünel ve İstasyonlar”. 2013 yılında hizmete giren ve asrın projesi olarak nitelendirilen Marmaray’ın öngörülen tarihten 4 sene sonra açılması o dönemler Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın hiç hoşuna gitmemişti. Proje neden gecikti, neler oldu ve geçen yıllar içinde Erdoğan’ın konuyla ilgili söylemleri nasıl değişti birlikte inceleyelim.
Başlıklar
Toggleİlk Kazma Üsküdar’a
9 Mayıs 2004 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen törenle Marmaray Projesi başlamış oldu. Törende konuşan Erdoğan: “Bu proje, sadece Türkiye için öneme haiz bir proje değil, aynı zamanda yüzyılın projesi.” dedi ve bu tüp geçidin yapımının gelecek nesillere de farklı bir güven vererek, onları heyecana teşvik edeceğini söyledi.
Yenikapı’daki Ahşap Gemiler
Projenin Avrupa yakasındaki ayağında ise ana istasyon noktası olarak Yenikapı’daki Langa Bostanları bölgesi seçildi. Şehrin metro hatlarının entegre olacağı bu istasyon için 24 bin metrekarelik bir alan ayrıldı.
2 Kasım 2004’te bu bölgede başlayan çalışmalar sırasında açılan bir çukur, yerin altında ahşap bir tekneyle karşılaşılmasına sebep oldu. Çukur biraz daha kazıldığında ikinci bir gemi daha tespit edildi ve konuyla alakalı yetkililere haber verildi.
Bulunan gemilerin çok kıymetli eserler oldukları anlaşıldı. İlk geminin 11 metre uzunluğunda ve 11.yüzyıldan kalma olduğu; ikincisinin ise 9. yüzyıldan kalma ve görece biraz daha uzun bir gemi olduğu saptandı. Gemileri inceleyen Bodrum Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü İkinci Başkanı ve Texas A&M Üniversitesi akademisyenlerinden olan Prof. Dr. Cemal Pulak, ilk gemi için: “Dünyada çıkarılan yaklaşık bin gemiden sadece beşi küpeştesine kadar sağlam” derken ikincisi içinse: “Kürekli bir yolcu gemisi. İlk tekneden daha uzun ve ince olduğunu saptadık. Bugüne kadar insanlar bu gemiyi sadece kitaplardan okudu. Çünkü örneği bulunamadı.” açıklamasını yaptı.
Yeni Çukurlar ve Yeni Sürprizler
Gemilerin bulunduğu alanın dünya çapında ilgi uyandırması ve artık arkeolojik bir çalışma sahası olması nedeniyle metro ekibi yeni bir çukur açmaya karar verdi. 15 metre ötede açılan yeni çukur bu sefer başka bir buluntuyu ortaya çıkardı: Theodosios Limanı.
Tüp geçit ekibi de tüm bu olanların uzağında 600 metre kadar ileride yeni bir çukur kazıyorlardı ki orada daha da büyük bir bulguyla karşılaşıldı: Roma, erken Bizans, Bizans ve Osmanlı yapılarının üstüste bindiği olağanüstü bir ören yeri.
Yapılan araştırmalar gösteriyordu ki bu bölge, İstanbul’un kayıp antik limanının olduğu yerdi.
Mühendisler ve Arkeologlar Bir Arada
Çıkan bulgular sonrasında alanda yerli ve yabancı arkeoloji ekipleri de çalışmaya başlamıştı. Alan o kadar hassas ve tarihi eser bakımından zengindi ki iş makinesi sokmak bile tedirginlik yaratıyordu. Haliyle proje öngörüldüğü hızla ilerlemiyordu ve bu durum projenin bitiş tarihini belirsiz bir zamana öteliyordu.
İlk bulunan eserlerin sonrasında da çok kıymetli hatta kimi uzmanlara göre paha biçilemez eserler bulunmuştu. İstanbul’un tarihine ışık tutan bu çalışmalar, Marmaray Projesi’ni “Asrın Projesi” olarak nitelendiren Recep Tayyip Erdoğan’ın pek hoşuna gitmiyordu.
Çanak Çömlek Eleştirisi
2011 yılına gelindiğinde Marmaray henüz tamamlanamamıştı. Daha önce duyurulduğu tarih olan 2009 yılı çoktan geride kalmış ve projenin 2013’te tamamlanacağı açıklanmıştı.Başbakan Erdoğan 2011 yılı Nisan ayında Kastamonulular Gecesi’nde konuyla alakalı olarak: “Arkeolojik kazılar sebebiyle bizi dört yıl geciktirdiler. Bunlar da ne biliyor musunuz? Belki güleceksiniz; çanak, çömlek… Ve dediler ki; burada hazineler var, şunlar var, bunlar var; kaşıklar maşıklar… Ve bunlardan dolayı o kadar zaman kaybettik.” ifadelerini kullandı.
Yenikapı’nın Önemi
Yenikapı’da yapılan kazı çalışmaları sırasında tam 36 adet batık gemi bulundu. Bu gemilerden bazıları yükleriyle beraber batmışlardı ve bu o dönem ticaretiyle alakalı kapsamlı bilgiler elde edilmesine neden oldu. Ayrıca M.Ö. 6000’li yıllara dayandığı düşünülen “ayak izleri” bulundu.
Bizanslıların ortalama yaşam süreleri, beslenme şekilleri, hayvanlara karşı olan tutumları gibi pek çok bilgi bu kazılar sırasında ortaya çıktı. Üç farklı ölü gömme geleneği tespit edildi.
Kürek kemiğine yazılmış bir mektup bulundu. Bu mektup, İstanbul’un 1453’ten çok önce İslam dünyası ile yakın siyasi, ticari ve diplomatik ilişkiler kurduğunu ortaya koyuyordu.
Bunun yanında Bizans Dönemi’ne ait, 13. yüzyıla tarihlenmiş kilise kalıntısı bulundu ve proje bitiminde tekrar kurulmak üzere duvarları kesilerek muhafaza edildi.
Osmanlı devrine ait liman ve yapı kalıntılarının da bulunduğu alandan; MÖ. 6500’den başlayıp, günümüze kadar uzanan 40 bine yakın tarihi eser çıkartıldı.
“Tarihi Dokuya Önem Verdik”
Marmaray, Cumhuriyetimizin 90. yıl dönümü olan 29 Ekim 2013 tarihinde geniş ve uluslararası katılımlı bir törenle hizmete açıldı.
Törende konuşan Başbakan Erdoğan: “Belirlediğimiz sürede bitmesine mani olsa da, tarihi bulguları ortaya çıkardık ve 35 binden fazla tarihi eseri dünya medeniyet tarihine kazandırdık” şeklinde konuya olan hassasiyetini belirtti.
Erdoğan, 15 Şubat 2014’te Haliç Metro Köprüsü açılışında da konuyla alakalı olarak: “…50 binden fazla tarihi eser çıkarıldı. İstanbul’un tarihinin 8 bin 500 yıl öncesine dayandığı da ortaya çıktı. Hattın gecikmesini göze alarak, 77 milyon lira harcama yaparak, yani 77 trilyon lira, tarihi dokuyu ve tarihi eserleri de ortaya çıkardık. Bu açılış 4-4,5 yıl önce yapılacaktı. Bu hassasiyetimiz sebebiyle gecikti.” şeklinde konuştu.
Dünyanın tarihi pek çok kentinde yapılacak projeler arkeoloji ekipleriyle koordineli şekilde yürütülüyor. Roma gibi Atina gibi kentlerde buna benzer pek çok örnek mevcut. Yenikapı’daki çalışmalar sırasında ortaya çıkan bazı tarihi bulguların daha önce yapılan açıklamaların da baskısıyla görmezden gelindiği ya da derinlemesine incelenme yapılmadan kapatıldığına dair haberlere rastlamak mümkün.
Zamanın kıymetinden dem vurarak hızla bitirilmesi için küçümsenmeye çalışılmış bu alan, akıp giden zamanın en önemli duraklarından birisini oluşturmaktaydı. Tarihi eserlerin korunmasıyla alakalı felaket haberleri aldığımız son yıllara bakacak olursak, belki de bu gün yüzüne çıkmamış eserlerin toprak altında kalması onların korunması için en doğru olandır.
Biraz Daha Bilgi: İlk Kazma Vurulana Kadar ki Süreç
İlk olarak 1860 yılında Sultan Abdülmecid tarafından dile getirilen, 1892’de II. Abdülhamit Han tarafından projesi çizdirilen Asya ve Avrupa arasında deniz altından gidecek bir geçit projesi Cumhuriyet döneminde ilk olarak 1979’da gündeme geliyor. Somut olarak atılan ilk adım ise 1987 yılında yapılan fizibilite çalışmaları oluyor fakat 1997 yılına kadar süreç bu haliyle kalıyor. 97 yılında projeye kredi sağlamak amacıyla çeşitli ülkelerde girişimlerde bulunuluyor ve en sonunda Japonya’yla anlaşma sağlanıyor. Japonya İhracat Kredi Kuruluşu ile Hazine Müsteşarlığı arasındaki anlaşma metni 15 Şubat 2000 tarihli resmi gazetede yayınlanıyor. 2002 yılı Ağustos ayında ihale ilanı veriliyor ve süreç bu aşamadan sonra bürokratik engellere uğramadan devam ediyor ve 2013 yılı itibariyle tamamlanıyor