“Diyarbakırspor’un Birinci Lig’e (Süper Lig) çıkması, bu kent için yapılacak fabrikalar, açılacak yeni istihdam alanları kadar önemlidir. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi takımların Diyarbakır’a gelmesi kentimizin imajına olumlu katkı yapacak, kentin ülkenin geri kalanındaki kültürel yaşama entegrasyonunu tamamlayacaktır… Diyarbakırspor operasyonu da, PKK ve Hizbullah operasyonları kadar önemlidir.“
Bu sözlerin sahibi, Diyarbakırlıların “Gaffar Baba” olarak andıkları; şehirde efsane olmuş, dönemin İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan. “Şu takımın şampiyon olduğunu göremezsem gözüm arkada kalır.” diyen Okkan, 24 Ocak 2001’de silahlı saldırı sonucu şehit oldu, o sezon Diyarbakırspor’un Birinci Lig’e yükseldiğini göremeden…
Onunla son kez konuşan gazeteci Nuriye Akman’ın yazısı için tıklayınız
Başlıklar
ToggleFutbol ve Terör
“Diyarbakırspor Birinci Lig’e çıkmaya çalışıyor. Tüm şehir futbolla yatıp kalkıyor. Bir çıktığını düşünsenize. Sosyal rahatlama olacak ve bunun neticesinde terörün azaldığını göreceksiniz.” diyordu 1998 yılında Devlet Bakanı Salih Yıldırım. Bölgeyi terörden temizlemenin basamaklarından biri olarak futbol takımlarının başarılı olması gerektiğine inananların sayısı gün geçtikçe artıyordu. Cumhuriyetimizin 75. yılı şerefine, ligden düşmelerin kaldırılmasına dair yasa teklifi dahi hazırlanıyordu. Böylelikle; Birinci Lig’den (Süper Lig) düşmesi kesinleşen Vanspor’u ligde tutabileceklerdi.
1997 yılında Diyarbakır’a atanan Gaffar Okkan da, bu düşünceyle kol kanat gerdi Diyarbakırspor’a. Ona destek verenlerden biri de daha sonra Genelkurmay Başkanı olacak olan Yaşar Büyükanıt idi. Önce halkı kazanmamız lazım diyen Korgeneral Büyükanıt, Diyarbakır’da görev aldığı süre boyunca maçları stadyumda izlemeyi de ihmal etmedi.
-Gaffar Okkan-
“Diyarbakır Birinci Lig’e geldiği zaman her şey düzelecek. Bu kentin fabrikası yok, futbol takımı var. Türk halkı bunu istiyor.”
Siyasilerin, polisin, askerin; kısacası devletin Birinci Lig’e çıkmasını arzu ettiği Diyarbakırspor’un takım otobüsü de, dönemin federasyon başkanı Haluk Ulusoy’un sahibi olduğu taşımacılık firması tarafından armağan edilmişti.
Kulübün başkanlığına takımın Genel Kaptanı Adnan Öktüren’in getirilmesiyle değişim tam anlamıyla başlamış oldu. Öktüren’in başkanlığından önce valiliğin kulübe yaptığı yardım 32 bin lirayken, başkanlığı döneminde 1 milyon 200 bin lira civarına kadar çıkarıldı.
Gaffar Okkan’ın şehit olması sonrası Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, bu takımın Okkan’ın emaneti olduğunu belirterek, 100 bin liralık bir para yardımında bulunulacağını açıklıyordu muhabirlere.
Tüm bunlar ve diğer etmenler bir araya gelince Diyarbakırspor’un hikayesi, ilginç sonuçları beraberinde getirdi. Siyasetin yeşil sahalara bu denli sert ve hevesli şekilde inişi beraberinde pek çok sancıyı da getirdi.
Göze çarpan anlarıyla Diyarbakırspor’un Birinci Lig yolculuğuna göz atalım.
Yılların Hasreti
Birinci Lig’de en son 1981/1982 sezonunda boy gösteren Diyarbakırspor, bu hasrete son vermeye 97/98 sezonunda yaklaştı; ancak play-off çeyrek finalinde Denizlispor’a mağlup olarak bu yolda saf dışı kaldı.
-Diyarbakırspor Başkanı Adnan Öktüren-
“Devlet, deprem bölgesine çadır gönderemezken bize 100 bin lira gönderdi.”
98/99 sezonunda umutlansalar da yine sonunu getiremediler. Aynı sezonun sonunda başkan Mehmet İpek; tarihi eser ve vergi kaçırmak, zimmetine para geçirmek, otelinin harcamalarını kulüp üzerine göstermek gibi suçlamalarla tutuklandı. Adnan Öktüren dönemi bu olaydan sonra başlamış oldu.
1999/2000, Diyarbakırspor ve Gaffar Okkan’ın adlarının birlikte anılmaya başladığı sezon oldu. Okkan, gayriresmi başkan gibiydi. Maçları saha kenarından izliyor, yeri geliyor oyunculara taktik veriyordu. Takımın son yıllardaki üst lige çıkma çabasıyla artan seyirci sayısı da zirveye çıkmıştı o sezon. Halkın sevgilisi olan Gaffar Okkan’ın adı, hınca hınç dolu Atatürk Stadyumunun tribünlerinde yankılanıyordu.
Bir emniyet müdürünün önderliğinde; askerlerin, bürokratların, gazetecilerin, gösteri ve iş dünyasının maddi manevi desteğini alarak o sezon Birinci Lig’e yükselmek için yola çıkan Diyarbakırspor, sonuna kadar mücadelenin içinde kalacaktı.
PKK Dışarı!
Takımı Birinci Lig’e çıkararak terörün etkisinin kırılması amaçlansa da, takım gittiği kimi deplasmanlarda bölücü örgüt muamelesi görmekteydi. Kayseri, Konya, Rize ve Yozgat bu konuda sorunlar yaşadığı deplasmanlarda başı çekiyordu.
2 Nisan 2000 tarihinde Kombassan Konyaspor’un ev sahipliğinde oynanan müsabakada; “Burası Konya, PKK’ya geçit yok!”, “PKK dışarı!” ve buna benzer sloganlar eşliğinde, tribünlerden sahaya; çakmak, şişe, madeni para, patates gibi maddeler atıldı.
Maçta yaşananlar ulusal basına yansıyıp tepkiler alınca, Konyaspor yöneticisi Alaaddin Yüzer, “Asıl vahşeti biz Diyarbakır’da yaşamıştık… Dövdüler, sövdüler, soyunma odamıza sinek ilacı sıktılar, sularımız akmadı. Kalenin ardında yüze yakın insan kalecimize sürekli küfür etti. Şeref tribününde yer vermediler. Tribünlerde ‘Hizbullah dışarı’ diye bağırıldı. O maçın kasetine bakıp öyle konuşsunlar.” sözleriyle çıkan olayların daha önce yaşananların bir sonucu olduğunu ifade etti.
Benzer olaylar iki hafta sonraki Yimpaş Yozgatspor deplasmanında da yaşanacaktı.
Türk Bayraklı Cevap
Konyaspor maçının ardındaki hafta Çanakkale Dardanelspor’u konuk eden Diyarbakır şehri, olanlara Türk bayrağı ile yanıt verdi.
Maç başlamadan önce sahanın ortasına Türk bayrağı diken taraftarlar, tribünde de ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak bir önceki hafta olan olayları protesto ettiler.
Basına konuşan başkan Adnan Öktüren, “Bizim işimiz spor. PKK ile işimiz yok. Ama rakiplerimiz bizi yıldırmak için çirkin eylemlere başvuruyor. 30 Nisan’daki Diyarbakır – Konya Endüstrispor maçında rakibimize gerçek konukseverliği göstereceğiz.” ifadelerini kullandı.
Konya Endüstrispor Maçı
Konya’da yaşananların üzerinden daha bir ay bile geçmemişken aynı şehrin bir başka temsilcisi Endüstrispor Diyarbakır’a geldi. Emniyet Müdürü Okkan’ın, “Nevruz kutlamalarında bile bu kadar önlem almadık.” sözlerine rağmen maçın yüksek tansiyonu o güvenlik duvarını kolayca aşmasını bildi; hal böyle olunca karşılaşma başlamadan bitti.
15.30’da başlayacak maç için takımlar sahaya, yedekler de kulübelerine doğru ilerlerken Endüstrisporlu yedek kaleci Hakan Olgun’un yüzüne tribünlerden atılan bir maytap isabet etti ve kendisini yerde buldu. Ardından atılan yabancı maddelerin isabet ettiği dört futbolcu daha yere düşünce, konuk ekip apar topar sahayı terk etti.
Güvenliği artırmak amaçlı askeri takviye alınmasına ve Gaffar Okkan’ın güvence vermesine rağmen Konya temsilcisinin yetkilileri sahaya çıkmaya yanaşmadılar ve şehri terk ettiler.
Konya Endüstrispor Başkanı Mustafa Sırrı Demirel, “Kombassan Konya maçında taraftarların PKK tezahüratları bu maçta Diyarbakırlı taraftarları kışkırttı.“ dedi ve ekledi: “Aralarında sivil polislerin olduğu bir grubun yumruk ve tekmeli saldırıları arasında stada girdik.”
Konya temsilcisinin başkan vekili Hasan Hüseyin Öner ise, havaalanında bir güvenlik görevlisinin kendisine, “Biz bu takımı PKK’nın elinden aldık. Bu nedenle takımın mutlaka başarılı olması gerekli.” dediğini ileri sürdü.
İlerleyen günlerde federasyon, Konya Endüstrispor’un hükmen mağlup olmasına karar verdi.
Play-Off Finali
Diyarbakırspor 99/2000 sezonunda üst lige çıkacak son takımın belirleneceği Ekstra Play-Off aşamasına kalmayı başardı. Sekiz takımın katılımıyla tek maçlık eleme usulüne göre oynanacak müsabakalar sonunda şampiyon olan takım Birinci lige çıkmaya hak kazanacaktı.
Ağrıspor ve ardından taraftarların karşılıklı küfürleştiği maçta Kombassan Konyaspor’u eleyen Diyarbakırspor’un finaldeki rakibi Çaykur Rizespor oldu. Bu noktada Rizespor’un yarı finaldeki mücadelesine de bir göz atalım:
Aydınspor ile Çaykur Rizespor arasında oynanan yarı final müsabakasına hakem Mutlu Çelik’in kararları damgasını vurdu. Erken atılan gollerle 1-1 devam eden karşılaşmada tüm otoritelerce olmayan bir penaltı kararı veren Çelik, itiraz eden Aydınsporlu Kadri ve Koray’ı da oyundan atarak maçı 27. dakika itibariyle Rize’ye vermiş oldu.
Maç sonunda hakemin yönetimine futbol dünyasından sert eleştiriler geldi. Eski hakemlerden Erman Toroğlu, “Penaltıya kargalar bile güldü. Mutlu Çelik, hazırlanan senaryoyu hayata geçirmenin mutluluğunu yaşadı.” sözleriyle tepkisini dile getiriyordu.
Yaşanan hakem vahşeti sonrasında açıklama yapanlardan biri de Altay Kulübü Başkanı Nafiz Zorlu’ydu. Ege temsilcisi Aydınspor’un hakkının yendiğini söyleyen Zorlu, “Aydın-Ç.Rize maçında yaşanan tabloyu değerlendirirsek, Türk futbolunda çete düzeni olduğunu anlıyoruz.” ifadesini kullandı.
Hürriyet Gazetesinde çıkan habere ulaşmak için tıklayınız
Final: Diyarbakırspor – Çaykur Rizespor
Faruk Arkan, “Diyarbakırspor: Düğünde Kalabalık, Taziyede Yalnız” adlı kitabında Diyarbakırspor’un devlet desteğine dikkat çekerken, Rizespor’la alakalı olarak da Mesut Yılmaz’ın takımı ifadesini kullanıyordu. İddiasına göre rakip Rize olunca, Diyarbakırspor’a ‘bir sene bekle’ denildi.
31 Mayıs’ta Antalya Atatürk Stadında oynanan maç, 0-0 biten normal süre sonrası uzatmalarda atılan gollerle Çaykur Rizespor’un 2-0’lık üstünlüğüyle sona erdi. Maç sonu Diyarbakırsporluların maçın hakemine yönelik eleştirileri had safhadaydı.
Diyarbakırspor Teknik Direktörü Coşkun Demirbakan, “Ancak bu kadar şartlanmış olarak maç yönetilir.” derken Genel Kaptan Abdurrahman Yakut, “Final gecesi, Bülent Uzun ve yardımcılarının işlediği cinayete sahne olmuştur.” sözlerini kullandı. Öte yandan iki bin kadar Diyarbakırspor taraftarı, şehirde yürüyüş yaparak Bülent Uzun aleyhine slogan attılar.
Böylelikle, Diyarbakırspor’un Birinci lig hayalleri yeniden bir sonraki sezona kalmış oldu.
Diyarbakırspor Operasyonu’nun başarıya ulaştığı, 2000/2001 sezonunun satır başları, Türk futbol tarihinde görülmemiş olaylar… Yazı dizisinin ikinci bölümü için tıklayınız.
Yazının İkinci Kısmı:
Devlet Yeşil Sahalarda – Hepimiz Kardeşiz (2)
Kaynaklar:
Milliyet Gazetesi Arşivi, Sabah Gazetesi Arşivi, Hürriyet Gazetesi Arşivi