Diyarbakırspor’un Birinci Lig’e (Süper Lig) çıkma serüveninin ikinci bölümünde; İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın şehit edilmesi sonrası yaşananlara, Kombassan Konyaspor, Altay ve İstanbul Büyükşehir Belediye Spor maçlarına göz atacağız. (Yazının ilk bölümü için tıklayınız.)
1999/2000 sezonunda Play-off finalinde Çaykur Rizespor’a elenen Diyarbakırspor’un umutları, mecburen bir sonraki sezona kalmıştı.
Yeni sezona yine iddialı bir kadro kurarak giren Güneydoğu temsilcisi, başarılı bir form grafiği yakalayarak İkinci Lig 5.Grupta sezonun ilk yarısını lider tamamlamayı başardı.
İkinci yarıya Konya deplasmanında 5-3’lük mağlubiyetle başlasalar da sonraki hafta Elazığspor’u evlerinde 4-1’le geçerek o maçın üzüntüsünü çabucak unuttular.
Ancak hiçbir Diyarbakırlının hafızasından silinemeyecek acı bir olay yaşandı sonrasında… Elazığ galibiyetinden 3 gün sonra; 24 Ocak’ta, düzenlenen suikast girişimi sonucu Gaffar Okkan hayatını kaybetti.
Gaffar Okkan’ın Ardından
Okkan ve beraberinde beş polis memurunun şehit edilmesi ülke kamuoyunu derinden etkiledi. Olay sonrası Diyarbakırspor takımı, sarsıntıyı atlatabilmek için şehirden uzaklaştı ve İstanbul’da kampa girdi.
Mehmet Ali Gökaçtı, “Bizim İçin Oyna” adlı kitabında; şehit edilmesinin ardından Diyarbakırspor’un üst lige çıkmasının Okkan’ın vasiyeti sayıldığını, bundan dolayı takımın da sonraki haftalarda daha hırslı ve istekli oynadığını dile getiriyordu. Gökaçtı, takımın arkasındaki devlet desteğinin de aynı ölçüde arttığına dikkat çekiyordu.
Bir sonraki maç 4 Şubat’ta Sivasspor deplasmanındaydı. Siyah forma ile sahaya çıkan Diyarbakırsporlu futbolcular, 2 golle kazandıkları maçta attıkları goller sonrası formalarının altındaki Gaffar Okkan baskılı atletleri tribünlere gösterdiler.
Şöhretler Maçı
Gaffar Okkan ve şehit olan polis memurları anısına 25 Şubat’ta Diyarbakır’da bir Şöhretler Maçı tertip edildi. Yeşil ve Kırmızı adını alan ekiplerin Atatürk Stadındaki mücadelesini 30 bin civarında Diyarbakırlı büyük bir ilgiyle izledi. Mahsun Kırmızıgül, Yılmaz Erdoğan, Tanju Çolak, Tayfun Talipoğlu, Yavuz Bingöl ve Saffet Sancaklı gibi isimlerin mücadelesi sonrası sahaya Diyarbakırspor ve Hacılar Erciyesspor çıkarak lig maçlarını oynadılar. Maçı 5-2 kazanan ev sahibi ekip, bu galibiyetle liderliğini sürdürdü.
Kombassan Konyaspor Maçı
Bahsini ettiğimiz üç maçtan ilki olan Kombassan Konyaspor mücadelesi, 25 Mart 2001 tarihinde Diyarbakır’da oynandı. Maçın hakemi bir önceki sene Aydınspor ile Çaykur Rizespor arasında oynanan Play-off yarı final müsabakasının skandal ismi Mutlu Çelik’ti.
İki iddialı ekibin karşılaşması şüphesiz ki o hafta oynanacak maçlar içinde en çok ilgi çekeniydi. Maçı izlemek için ekranları başına geçenler, TRT’nin yayını son anda iptal etmesiyle şoka uğradılar. Oldukça anlamsız görülen kararın sebebiyse maç başladıktan sonra ortaya çıkacaktı.
4. dakikada kaptan Kemalettin’in golüyle öne geçen Diyarbakırspor’a, 9. dakikada yanıt verdi konuk ekip. Bu golden sonra hakem Mutlu Çelik devreye girdi ve 16, 30 ve 40. dakikalarda Konyaspor’lu 3 futbolcuyu doğrudan kırmızı kartla oyundan attı.
Diyarbakırspor’dan da bir oyuncu 43. dakikada oyundan atıldı. Tüm bunlar olurken ev sahibi 2 gol atmış, devreyi 3-1 önde kapatmıştı.
Devre arasında tüm oyuncu değişikliği haklarını kullanan Konyaspor, ikinci yarının ilk dakikasında oyuna yeni giren Yusuf’un kırmızı kart görmesiyle yine bir şok yaşadı. Bu aşamadan sonra Konya temsilcisinin futbolcuları, bir kırmızı kart daha görerek maçı hükmen kaybetmeye çaba gösterdiler. Böylelikle haklarını hukuksal olarak daha rahat arayacaklarını düşünüyorlardı. İkinci yarıda oyuna girenlerden Murat Demirci, kırmızı kart görmek için oyun devam ederken topu eline aldı ve hakem Mutlu Çelik’e doğru fırlattı. Normal şartlarda kırmızı kart görmesi gereken Demirci, kart dahi görmedi.
Konyaspor eksik kalıp da maç tatil olmasın diye sakatlanan futbolcuların oyundan çıkmasına dahi müsaade etmedi hakem Çelik. Konyaspor teknik heyeti de, hakem tarafından tribüne gönderildi.
Konyaspor’un hocası Mustafa Çapanoğlu maç sonunda, “Haluk Ulusoy (TFF Başkanı) ve Bülent Yavuz (MHK Başkanı), Diyarbakır ile Göztepe’yi 1. Lig’e çıkarmak istiyorlarsa hiç mücadele etmeyelim. Böyle cinayet görmedim. Mutlu Çelik… Futbolcumuz top fırlattı, niye kırmızı kart çıkarmadı? Bize komplo kuruyorlar.” sözleriyle tepkisini dile getiriyordu.
Diyarbakırspor Teknik Direktörü Güvenç Kurtar ise paralarını alamayan futbolcuların hırçınlaştığını ancak hakemin oldukça sabırlı davrandığını iddia ediyordu.
Maçtan yıllar sonra o gün olup bitenlerle ilgili konuşan dönemin Konyaspor Basın Sözcüsü İlker Özkan: “Maçtan bir iki saat önce Mahsun Kırmızıgül, boynunda Diyarbakırspor atkısı ile sahaya çıktı. En az yarım saat, kırk beş dakika stadyumu turladı. Tribünleri tahrik edecek hareketlerde bulundu. Futbolcularımız maçtan hemen önce ısınma hareketleri yapmaları gerekirken, Mahsun Kırmızıgül’ün provokasyonuyla 10 dakika ısınamadılar. 25 bin kişi hep bir ağızdan kötü tezahüratta bulundular. Sporcular dayanamadı ve tekrar soyunma odalarına döndüler. Çıkış tüneline mazot sürmüşler. Futbolcular çıkış tünelinde kokudan duramıyor, sahaya çıksa küfür yiyordu.”
Olayların adamı Mutlu Çelik. O dönem Diyarbakırspor’un iç saha maçlarına kasıtlı olarak asker veya polis kökenli, ya da bunların dışında talimatlara uyan hakem ve gözlemcilerin atandığı görülüyordu.
Özkan ayrıca maçın hakemleriyle ilgili de şunları diyordu: “Bizi maçın başında ofsaytlar ve faullerle sindirdiler. Devre arasında oyuncularımızdan duyduğumuza göre de hakem oyuncularımıza ‘Sizinle görüşeceğiz, sizinle işimiz daha bitmedi’ gibi kelimeler sarf etmiş… (5. kartı görmek için çabalayan futbolculara) ‘Ne yaparsanız yapın sizi atmayacağım’ dediğini sonradan oyuncuların kendi ağzından öğrendik. 56. dakikada maç 5-1’e geldi. Bu dakikalardan sonra maçın hiçbir anlamı kalmadı. Bu dakikadan sonra Diyarbakırspor kalemize de gelmedi. Mutlu Çelik, Diyarbakırlı futbolculara beşten fazla gol atarsanız sizleri de oyundan atarım demiş. Konya’da 5-3 yendiğimiz için herhalde onun bir karşılığı olarak 5 gol belirlemişler…”
Maçla alakalı olarak Erman Toroğlu da 2016 yılında bir yazı kaleme aldı. Çarpıcı iddiaların yer aldığı yazı, “Diyarbakır kaptanı Kemalettin bile isyan ediyor. Kaptanlık bandını arkadaşına veriyor, sahayı terk ediyor. Seyirci, Konyasporlu futbolculara üzülüyor…” sözleriyle başlıyor ve ardından sarsıcı bir iddia ile devam ediyordu. Hakem Mutlu Çelik, kulüp başkanı Adnan Öktüren ile birlikte Mahsun Kırmızıgül’ün, TRT Diyarbakır bürosuna giderek maç kasetini izlediğini ve özeti kendi işlerine gelecek şekilde ayarladıklarını ifade eden Toroğlu, Mutlu Çelik için “Utanmadan oradaki montajcıdan, itildiğin, futbolcunun sana attığı topun ve daha bir sürü görüntünün alınmamasını, merkeze gönderilmemesini isteyecek kadar küçülüyorsun.” sözlerini kullanıyordu.
-Mehmet Keçeciler-
“Kombassan Konyaspor, Diyarbakırspor karşısında haksızlığa uğradı. Hem federasyon hem hükümet, Diyarbakırspor’u tutuyor.”
O dönem Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler konuyla ilgilendi ve üzerine gitmeye çalıştı ancak bir sonuç alamadı. Elde maçın ham kaseti yoktu, elde olan yalnızca “hazırlanan” özet görüntüleriydi.
Maçın hakemi, gözetmen Cengizhan Bilgi tarafından 10 üzerinden 8 puanla ödüllendirilirken; Mutlu Çelik’in raporu doğrultusunda Konyaspor Teknik Direktörü Mustafa Çapanoğlu ve yardımcısı Nevzat Dinçbudak’a 6’şar ay, yönetici Hikmet Çay 8 ay, kırmızı kart gören futbolculara da 2 maçtan 3 maça kadar ceza verildi.
Diyarbakırspor – Altay
Tarih 13 Mayıs 2001. Yükselme Grubu’nun sondan bir önceki maçı, bir başka deyişle dananın kuyruğunun kopacağı maç. Maçtan önceki hafta Diyarbakırspor, Göztepe deplasmanında 2-0 yenilmiş, Altay ise Hacılar Erciyesspor’u 4-1’le geçmişti. Bu sonuçlarla Altay, Diyarbakırspor’u geçerek ikinci sıraya yükselmişti.
Ligin formatı gereği, ilk iki sıradaki takımlar doğrudan Birinci Lig’e çıkıyorlardı. Daha önceki yıllarda ilk iki sırada yer alacak puana erişemeyen ve Play-off ile şansını deneyen Diyarbakırspor, bu sefer işini şansa bırakmak istemiyordu. Taraftarının desteğiyle Altay’ı devirip yeniden ikinci sıraya çıkmanın hesaplarını yapıyorlardı.
Diyarbakır’da otel bulamayan(!) ve Batman’da konaklamak zorunda kalan Altay takımı, askeri konvoyla Atatürk Stadına geldi. Kafiledekiler otobüsten indikleri an taş yağmuruna tutuldular. Stada girmek için koşan futbolcular ve teknik heyet, taşlardan bir nebze kurtulsalar da çevreden gelen yumruklardan kaçamamışlardı. Daha sonra neler oldu Diyarbakır’da?
Altay takımı soyunma odasına jeneratörden çıkan duman verildi, zehirlenmemek için apar topar sahaya çıkan futbolcular tribünlerden atılan yabancı maddelerden sakınmak için orta yuvarlağa yakın alanda ısınmaya çalıştılar. Ancak bu sefer de stadın çevresindeki evlerden kendilerine sapanla; taş, bilye, bilardo topu ve buna benzer yaralayıcı cisimler atılmaya başlandı. Sahada da duramayan futbolcular içeri kaçmak durumunda kaldılar.
Bu sefer TRT’nin maç yayınını iptal etmesi son ana bırakılmamış, bir gün önceden ayarlanmıştı. Ayrıca Konyaspor maçındaki gibi özet görüntülerle uğraşılmaması adına, TRT kameralarının önü bazı kişilerce kapatılmış, birkaç kameranın üzeri Diyarbakırspor bayrağıyla örtülmüştü. Bununla da yetinmeyen yetkililer, ulusal basın yayın kuruluşlarından gelen gazetecileri bir odaya kitleyip, fotoğraf makinelerine el koydular.
-Yaşar Büyükanıt-
“Umarım Diyarbakırspor Birinci Lig’e çıkar.”
Tüm bu olan bitene rağmen maçın başlamasında bir mahzur görülmemiş ve karşılaşmanın başlama vuruşu planlandığı saatte yapılmıştı.
15. dakikada golü yiyen Altay’ın o zamanki takım kaptanı Orhan Üstündağ, golü yediklerine mutlu olmuştu: “Golü yiyince biz de rahatlamıştık. Biz sadece İzmir’e nasıl dönebiliriz, ailelerimize nasıl kavuşabiliriz, onu düşünüyorduk.”
Altay Teknik Direktörü Rıdvan Dilmen’in yardımcısı Turgut Uçar da aynı duyguları yaşıyordu: “Mağlup olduğumuza bile sevindik.“
Sahanın içinde olduğu kadar dışında da fiziki ve psikolojik şiddet gören Altay takımı, maçı 10 kişi tamamladı ve oyunun ilk yarısında atılan gollerle 3-1 mağlup olup ligde 4. sıraya düştü.
Hakem Ali Uluyol, Gözlemci Galip Bitigen tarafından 9 puan ile ödüllendirildi. Olaylar hakem ve gözlemci raporlarında yer almadı. Federasyon gözlemcisi ise sahaya maytap atıldığını ancak güvenlik güçlerinin durumu kontrol altına aldıklarını yazmıştı sadece.
Altay Kulübü Başkanı Nafiz Zorlu’nun bir önceki sezon Play-off’ta oynanan tartışmalı Aydınspor – Çaykur Rizespor maçı sonrası dediklerini hatırlayalım: “Aydın-Ç.Rize maçında yaşanan tabloyu değerlendirirsek, Türk futbolunda çete düzeni olduğunu anlıyoruz.”
Köşe Vuruşunu Kaleciye Atmak
Son haftaya girilirken, İBB ile berabere kalan Göztepe 35 puanla lider, Diyarbakırspor 2 puan ardından ikinci sırada yer alıyordu. 32 puanlı Kombassan Konyaspor üçüncü, Altay ise dördüncü sıradaydı. Son hafta programı ise şöyleydi: Elazığspor – Göztepe, İBB – Diyarbakırspor, Altay – Kombassan Konyaspor.
O sezon Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa stadlarında maçlarını oynuyordu İBB. Ancak, Diyarbakırspor’un başvuruları üzerine son maç İnönü Stadına alındı.
Diyarbakırspor kazandığı takdirde üst lige çıkıyordu. Olası bir puan kaybında ise Altay ya da Konya, Diyarbakır’ı geçeceklerdi.
Binlerce Diyarbakırlının doldurduğu İnönü Stadında maç başladı ve ilk yarı konuk ekibin 3-1’lik üstünlüğüyle sona erdi. Faruk Arhan, “Diyarbakırspor: Düğünde Kalabalık, Taziyede Yalnız” adlı kitabında bu maçla alakalı bir iddia ortaya atmaktadır.
Arhan, İBB’nin forvet oyuncusu Azad’a Diyarbakırlı bir iş adamı tarafından maç öncesinde bazı sözler verilmişti. Diyarbakır Belediyespor alt yapısından yetişen Azad, maç boyunca kayıpları oynamış ve maçın sonunda da bir araba sahibi olmuştu. Bu Faruk Arhan’ın iddiasıydı ancak iddia olmaktan öte hoş olmayan bir olay yaşandı herkesin gözü önünde.
83. dakikada durumu 3-2 ye getiren İBB, son dakikada bir köşe vuruşu kazandı. Play-off’u garantilemiş olduğu için maçta bir iddiası olmasa dahi, herhangi bir kazaya mahal vermemek istercesine kalecisine gönderdi topu, köşe vuruşunu kullanan futbolcu.
Sabah Gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu, bu durumla alakalı olarak, “Büyükşehir Belediyesporlu futbolcunun kornerden kalecisine pas vermesi; her şeyden önce hem futbola hem de Diyarbakırspor’a ihanettir.“ sözleriyle duruma tepkisini dile getiriyordu.
Maçın bitiş düdüğü çaldı; televizyon kanalları “Son Dakika” gelişmesi olarak yayınlarını kestiler ve Diyarbakırspor’un Birinci Lig’e çıktığını herkese duyurdular. Belirtmeden geçmeyelim, TRT bu sefer maçı naklen yayınlamıştı.
Hasret sona ermiş, tüm Güneydoğu sokaklara dökülüp kutlamalar yapmaya başlamıştı. Faruk Arhan, kitabında bir Diyarbakırspor taraftarı olan Kemal Günçer’in ağzından şunları yazmıştı: “Dün, bize ‘kıro’, ‘vahşi, ‘bölücü’ diyenler, nedenini tam olarak anlamadığım bir şekilde lige çıkmamızı istiyordu. Lige çıkacağımız gün mutluydum. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar kutlamalara katıldım. Ancak sabah uyandığımda, onurumuzla oynandığını düşündüm. Şapkamı önüme koymuştum. Yıllardır haksızlığa karşı durmak adına bedeller ödedik ama şimdi, hakkımızla çıkmamıştık, öfkeliydim.”
-Mahsun Kırmızıgül-
“Başkan Adnan Öktüren bana bir görev verdi. Takımın İstanbul’la iletişimini sağlayacaktım. Takımı motive edecektim. Antrenörü, futbolcusu; hepsi arkadaşım çünkü. Bunu da layığıyla yaptığımı düşünüyorum. İstanbul’a ya da civara geldiklerinde onlara her türlü olanağı sağlamaya çalıştım. Başkan, ‘Birinci Lig’e çıktığımız zaman görevin biter çünkü fazlası zarar verir’ dedi. Ben de artık bıraktım.”
Operasyon tamamlanmıştı. Diyarbakırspor o sezon çıktığı Birinci Lig’de beş sezon art arda yer aldı. İstenmeyen olayların yaşandığı maçlar oldu, deplasmanlarda yine benzer sıkıntılar yaşandı. Terörü bitirmek için destek verilen takım, futbol terörünün kimi zaman sebebi, kimi zaman da kurbanı oldu geçen yıllar içinde.
2006 yılında AKP Samsun Milletvekili Ahmet Yeni ile Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu, bir kanun teklifi hazırlayarak bir kereye mahsus olarak Türkiye futbol liglerinde küme düşmenin kaldırılmasını talep ettiler. CHP lideri Deniz Baykal da, “Büyük bir üzüntü duyuyorum. Böyle bir ligde Diyarbakırspor ve Mustafa Kemal’in ilk adım attığı Samsun’un mutlaka bulunması gerekir. Bize kimse kural, federasyon demesin, önemli olan Türkiye’nin barışı ve kardeşliğidir.” sözleriyle bu kanun teklifinin arkasında olduğunu dile getirdi. Benzer bir kanun teklifi 1998 yılında Devlet Bakanı Salih Yıldırım tarafından hazırlatılmıştı.
Kaynaklar:
Milliyet Gazetesi Arşivi, Hürriyet Gazetesi Arşivi, Sabah Gazetesi Arşivi, EmekliSubaylarOrg, SabahComTr, HaberTurkCom