29 Ağustos 1973…Okyanusun 480 metre altında mahsur kalmış iki adam: Roger Mallison ve Roger Chapman.
O güne kadar böylesine bir kazadan sağ kurtulan olmamıştı. 480 metreyi izah etmek gerekirse, güneş ışınlarının yalnızca ilk 200 metreyi aydınlatabildiğini ya da dünya tüple dalış rekorunun 332 metre olduğunu söylemek yeterli olacaktır.
Talihsiz adamların başlarına gelenlere ve kurtarma çalışmalarına hep birlikte bakalım.
Başlıklar
Toggle“Milyonda Bir İhtimal”
Kazanın ardından yapılan araştırmalarda varılan sonuç buydu. Böyle bir kazanın olma ihtimali insan gözünde yok hükmündeydi.
Mallison onları okyanusun dibine gönderen telekominikasyon şirketinde mühendisti ve görevleri deniz aşırı telefon kablolarını zemine yerleştirmekti. Minik denizaltıları yardımıyla önce zeminde ufak oluklar açıyorlar ardından kabloları oluklara yerleştiriyorlardı.
Emekli bir denizaltı subayı olan Roger Chapman’ın ise asli görevi denizaltını kontrol etmekti. İçlerinde yüzme bilen de yalnızca oydu.
Pisces III böyle bir araçtı.
Denizaltılarının modeli Pisces III’tü(P-III); uzunluğu 6, eni 2, boyu ise 3 metre olan minik sayılabilecek bir araçtı. Böylesi görevler için tasarlanmış, dışında mekanik kolları bulunan bir denizaltıydı.
Vickers Voyager
Vickers Voyager gemisi, Pisces III’ün su yüzeyindeki yardımcısıydı. Pilotlar yüzeye çıkmak istediklerinde haber veriyorlardı; daha sonra Gemini adını verdikleri botla birlikte açılan bir dalgıç, yüzeye çıkan denizaltı ile gemi arasında halat bağlama işlemini yapıyordu.
29 Ağustos sabahı da her şey rutin şekilde ilerliyordu. İrlanda’nın Cork limanından yaklaşık 240 km açıkta, Atlantik Okyanusu’nun dibinde çalışan “Roger”lar, 8 saatlik mesaileri sonunda gemiye telsizle ulaşarak su yüzeyine çıkacaklarını bildirdiler.
Yüzeye çıktılar, dalgıç iki araç arasındaki bağlantıyı sağladı ve her zamanki gibi Voyager önde Pisces arkada yol almaya başladılar.
Kısa bir süre sonra dalgıçtan sıra dışı sinyaller gelmeye başladı. Nasıl olmuşsa çekme halatı, dalgaların da etkisiyle bir anlık gevşemiş ve denizaltının arka bölümünde bulunan kaporta kilidinin üzerine gelerek kapağın açılmasına neden olmuştu.
Kapağın açılmasıyla kısa sürede bu bölüme bir tondan fazla su doldu ve Pisces III batmaya başladı.
Çekme Halatı Tutuyor
Denizaltı arkaya doğru devrilip dibe doğru batarken 52,5 metrelik çekme halatını onu bir süre durdurdu. Bu herkesi bir an umutlandırmıştı. Gemi ilerlemeyi durdurmuştu. Ancak bu durum fazla uzun sürmedi, çekme halatı yüke fazla dayanamayarak koptu ve Rogerların dibe doğru batışı devam etti.
Mallinson ve Chapman hemen gerekli önlemleri almaya koyuldular. Yangın çıkma ihtimalinden ötürü çalışan bütün makineleri durdurdular, çarpmaya karşı etraflarına yastıklar koydular ve dillerini ısırmamak için dişlerinin aralarına bez parçaları yerleştirdiler.
Pisces III Dibe Oturdu
Gözleri derinlik ölçerde olan ikili kendilerini çarpmaya karşı hazırladılar. P-III, pek de sarsıcı olmayan bir çarpışma ile dibe oturdu ve yarım metre kadar da çamura battı.
480 metre aşağıdaydılar. Neyse ki bataryaların voltajı ve havayı temizleyen lityum hidroksit kazadan önceki seviyelerinde duruyordu.
Chapman, akabinde telsize sarılarak gemiyle irtibat kurdu. Gemidekiler onlara en kısa sürede yeni bir denizaltıyla kurtarılacaklarını, gerekmedikçe hareket etmeden sakince beklemelerini söylediler.
Mallinson ve Chapman bunun böylesine bir derinlikte gerçekleşen ilk kaza ve kurtarma operasyonu olacağının farkındaydılar.
Pisces V ve Pisces II
Gemidekiler hemen İngiltere’de bulunan şirkete haber verdiler. Kısa sürede bir kurtarma planı yapıldı. O an başka yerlerde çalışmakta olan Pisces V(P-V) ve Pisces II(P-II) olay yerine götürülecek, dibe dalarak kıskaçları yardımıyla iplerle P-III’ü oradan kurtaracaklardı.
İki denizaltı da uçaklarla derhal Cork limanına taşındılar. Durumu öğrenen Birleşmiş Milletler Deniz Kuvvetleri’de CURV-III(C-III) insansız kurtarma aracını olay yerine getiriyordu.
Mallison ve Chapman
Okyanus tabanındaki ikili ise önce yiyeceklerinin hangilerinin bozulmuş olabileceğini kontrol etti. Üşüdüklerini hissettikleri an ise, vücut ısılarından istifade edebilmek için birbirlerine yaklaştılar. Ancak kısa bir süre sonra içerideki nem miktarı %98’lere çıktı ve ikili soğuktan titremeye başladı.
Pisces V
Karanlıkta titreyen elleriyle Mallison’a dokunan ve iyi olup olmadığını merak eden Chapman, daha sonra sakin bir ses tonuyla, “Kaderde böyle bir yerde tıkılı kalmak da varmış. Ancak en azından seninle beraber olduğum için memununum.” dedi. Mallison da bu sözlere, “Tam olarak benim hissettiğim de bu.” diye cevap verdi.
Vickers Voyager Gidiyor
Voyager’ın telsizcisi Ralph Henderson, kurtarma çalışmalarının her safhasında kapana kısılmış durumdaki iki adama bilgi veriyordu.
Dokuz saat sonraki konuşmasında yardımcı bir geminin geldiğini, haberleşme cihazlarını onlara bırakarak Cork limanına gitmek üzere buradan ayrılacaklarını Rogerlara iletti.
Bu haber iki adamı da cesaretlendirdi. Çünkü gemi P-II ve P-V’i almaya gidiyordu. Voyager’ın Cork’a ulaşması 12 saat sürecekti. Malzemelerin yüklenmesi de bir kaç saat sürerdi. Akabinde geri dönüşünü de hesaba katınca 26-27 saat sonra çalışmalar anca başlayabilirdi…
Pisces’ler Olay Yerinde
Nem oranının yüksek olmasından ötürü Mallinson ve Chapman iliklerine kadar ıslanmışlardı. Dişleri birbirlerine vuran ikili, soğuktan donmak üzereydi.
CURV-III
Voyager ancak ayın 31’i Cuma günü olay yerine geri gelebildi. Öğleden sonra 2 civarında P-II, suya dalarak dibe doğru ilerlemeye başladı.
P-II, şamandıralarla bezenmiş bir halatla birlikte dibe doğru ilerlemekteydi, fakat 375 metre derinliğe geldiğinde şamandıraların bağlantıları koptu. Şamandıra kümesi su yüzeyine çıkmak istediği için ortaya çıkan gerginliğe halat dayanamamıştı. Asıl sorun, kopan halatın P-II’nin mekanik koluna zarar vermesiydi. P-II bu şekilde dipteki denizaltıya yardımcı olamazdı.
Sıra P-V’teydi. Ucunda çengel olan bir halatla daldı suya, dibe doğru ilerledi. Dibe kadar hiç bir sorun çıkmadı, ancak iki saat kadar yaptığı dip gezintisi sırasında P-III’ü bulamadı.
Ardından gemiye çıkarak radarları kontrol etmeye karar verdiler. Bir denizaltının yüzeye çıkması aşağı yukarı kırk dakika sürmekteydi.
Sorunun Voyager’in deniz altı pusulasında olduğu anlaşıldı. P-V daha doğru bir konumlamayla daldı bu sefer suya. İki buçuk saat sonunda dipte bir başına duran denizaltı bulundu. Mallison bu haber sonrası göz yaşlarını tutamıyordu. Kurtulacaklardı!
Yarım saatlik uğraş sonunda çengeli P-III’e takmayı başardılar. Ancak P-V çekmek için geriye doğru hareket edince çengeli taktıkları parça koparak başıboş kaldı.
Bu sefer başka bir yere takmayı denediler fakat yine başarılı olamadılar. Çengeli olduğu yerde bırakıp yüzeye çıktılar.
Pisces II Yeniden Deniyor
Aşağıda işler daha da kötüye gidiyordu. Üşümeye şimdi de artan karbondioksit miktarından ötürü baş ağrısı eklenmişti.
Cuma akşamı(31 Ağustos) P-II’nin tamir edildiği ve aşağıya gönderileceği Mallison ve Chapman’a bildirildi. İkilinin cevabı ise ilk defa umutsuzluk içeriyordu: “Yaptığınız her şey için size minnettarız…Artık ne yaparsanız yapın fark etmez.”
P-II büyük bir umutla suya daldı ancak kısa bir süre sonra alarmları ötmeye başladı ve geri su yüzeyine çıktı.
Aceleyle alarmların ötmesine neden olan arızaları giderildi ve P-II suya geri daldı. Denizaltıya ulaşması oldukça kısa sürdü. Bu sefer işlerini şansa bırakmak istemeyen ekip yaklaşık olarak iki saat ipi bağlamak için uğraştı. Ancak yine olmuyordu.
“11:30’da Yukarı Çekiyoruz”
Birleşmiş Milletlerin kurtarma cihazı olan C-III de olay mahallindeydi. Uzaktan yönlendirilebilen C-III, halatları P-III’e geçirmek için gidiyordu. Ancak ikincisini geçiremese bile, gerekirse tek iple yukarı çekilmesine karar verilmişti.
C-III, 9:40’ta dalmıştı ve 50 dakika sonra denizaltıyı buldu. O kıskacı takmaya çalışırken Mallison ve Chapman uyuyorlardı.
Yarı baygın vaziyetteki pilotlara, 11:30’da çekme işleminin yapılacağı bilgisi verildi. Daha önce yaşanan hayal kırıklıklarından ötürü iki adam heyecanlarını belli etmemeye çalışıyorlardı.
“Çekin”
Olay yerinde Birleşmiş Milletler gemisinin yanı sıra Kraliyet Donanması, ve Kanada Sahil Güvenlik gemileri de bulunmaktaydı.
P-III’e bağlanan halatlar, Kanadalıların gemilerindeki vinçlere bağlandı. Saat 10:50’de heyecanla beklenen o emir geldi: “Çekin!”
Çekme işlemi başladığında P-III önce halatlar tarafından sıkıca sarıldı. Ardından kıpırdanarak battığı çamur birikintisinden kurtuldu ve yukarıya doğru çıkmaya başladı.
Deniz fırtınadan dolayı dalgalıydı ve bu da P-II’nin çekilirken yukarı aşağı hareket etmesine sebep oluyordu. Kıskaçların çıkardıkları sesler, Mallison ve Chapman’ı halatın kopacağı endişesine itiyordu.
Kontrollü şekilde yapılan çekme işlemi 1 Eylül Cumartesi saat 13:17’de son buldu. Yarım saatlik uğraş sonucu denizaltının kapağı açılmış, içeriye temiz hava girmye başlamıştı.
Mallison ve Chapman o kadar bitkin düşmüşlerdi ki, onları çıkarmak da epey çaba gerektirmişti. Kurtarma ekibi de günler süren uykusuzluk sonrası bitmiş haldeydi. Neyse ki 76 saat süren operasyon boyunca katlanılan her şeye değmiş, iki adam sağ salim kurtarılmıştı.
Kurtulduktan hemen sonra ikili hayatı selamlıyor.
Kurtarıldıkları an denizaltında kalan oksijen miktarı onlara yalnızca 12 dakika yetebilecek seviyedeydi. 12 dakika…
Ne Demişti?
Geçtiğimiz yıllarda söylenmiş ve hafızalarda yer etmiş sözleri derledik. Buradan.