turklerin-rusyaya-gocu-ceviizcom

Türklerin Rusya’ya Göçü

Ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhaceret. Türk Dil Kurumu’nun “Göç” kelimesi için uygun gördüğü anlam bu şekilde.

Bizler içinse bir zamanlar; Alman çikolatası, kahve, parfüm ya da gelecekten gelmişcesine etki yapan elektronik eşyalardan ibaretti anlamı.

Yurt dışına yapılan göçlerden bahsedeceğiz sizlere. Ancak bugünü ya da 50 yıl öncesini değil, 190 yıl öncesine kadar gideceğiz. 1830’lardan 1920’lere dek süren Osmanlı topraklarından Rusya’ya yapılan göçe değinip, o günlerdeki göç sebeplerine kısaca bakacağız. 
Osmanlı’dan Rusya’ya Göç Hareketi…

19. Yüzyılda Anadolu

Osmanlı İmparatorluğu için ayaklanmalar ve savaşlarla geçen, dağılma dönemi olarak adlandırılan 19. yüzyıl, Anadolu halklarının da sosyal ve ekonomik olarak yıprandığı bir dönemi ifade etmekteydi.

Devletin ekonomik olarak darboğazda oluşu, kaybedilen topraklar ve yapılan savaşlarla iyice içinden çıkılmaz bir hale gelmiş; vergiler artırılmış, yoksul olan halk daha da yoksullaşmaya başlamıştı. 

turklerin-rusyaya-gocu-ceviizcom-1
Kaynak: marksist.org

İşlenecek arazinin verimsiz olması da, halkın ekonomik darboğazdan çıkmasını güçleştiriyordu.

Diğer bir sebep ise askerlik, ülkenin hemen her yerinde süren savaşlardan ötürü sürekli asker veren aileler artık bu durumdan kurtulmanın yollarını aramaya başlamışlardı.

“Yoksulluğa Düşmüş Bir Nüfus”

19. yüzyılın sonunda hazırlanmış olan raporda halkın durumu bu şekilde anlatılıyordu.

Yoğun göçlerin başladığı 1830’lu yıllardan itibaren hazırlanan raporlarda halkın, memleketin taşlık arazi olması ve başka bir ticaret yolu mümkün olmadığı için köylerine yakın olan Batum civarına amelelik görevi görmek için gittikleri belirtilmekteydi.

Trabzon Valisi Esad Muhlis Paşa’nın emriyle Gümüşhane civarında göç hazırlığı içinde bulunan Hristiyan köylülerle görüşen Vali Yardımcısı Dimitraki Efendi, hazırladığı raporda köylülerin toprağın verimsizliği dışında; daha önce göç etmiş gayrimüslimlerin askerlik bedellerinin de kendilerine yüklenmesi sebebiyle böyle bir karar aldıkları dile getirilmişti. Yine Havza’da Rum vatandaşlar tarım arazilerinin azlığı ve toprakları olmadığından Batum’a göç etmişlerdi.

Askerlik Sorunu

Askerlik, tanzimatla başlayan yenileşme hareketlerinden etkilenen başlıca kurumdu. Zaman zaman gayrimüslimler askere alınmış ancak 1909 yılına kadar bu konuda net bir adım atılamamıştı. Alınmadıkları dönemlerde gayrimüslimler ek vergiler ödüyorlardı. 

1909’daki düzenlemeyle artık her vatandaşın askere alınması yönünde karar çıkınca, özellikle savaş zamanları ülkeden göçler hızlandı. 1911 yılında başlayan Balkan Savaşları sırasında pek çok Osmanlı, seferberlikten kaçarak Batum’a(şu an Gürcistan’a bağlı) işçi olarak çalışmaya gitti ve savaşın ardından geri döndü.

Kaçanlar arasında Müslümanlar da vardı. Ayrıca; henüz gayrimüslimlerin askere alınmadığı dönemlerde, din değiştirerek Rusya’ya giden ve Rus vatandaşı olarak yurduna geri dönenlerin sayısı azımsanmayacak derecedeydi.


1849 yılında Batum sınırındaki köylerde yaşayan 600 müslüman bu yöntemi kullanarak ağır vergilerden ve askerlikten muaf olmak istemişlerdi.

Rusya’nın Teşvikleri

Rusya, politikası gereği Rumların ve Ermenilerin göçünü sürekli teşvik etti. Göçmenlerin masraflarını karşılayan Ruslar, 10 yıllık vergi muafiyeti ve Osmanlı’ya göç eden Müslümanların topraklarını gelen bu kişilere tahsis etti. Rusya’nın amacı bölgedeki Müslüman oranını azaltmaktı.

Kaynak: dailysabah.com

Bu ayrılıklar Anadolu’daki Müslümanların da ilgisini çekti. Çalışmak için gidenlerin köylerine yüklü miktarda para göndermeleri ve döndüklerinde şehre yerleşip konaklar yaptırmaları, ortalamanın üzerinde bir hayat sürmeleri Müslümanların göçünü hızlandırdı.

Göçler ilk etapta Rumlar ve Ermeniler tarafından yapılırken, zamanla bu gruba Müslümanlar da eklendi. Rumeli, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinden başlayan göçler; Kafkasya’da petrolün çıkmasıyla başlayan sanayileşmeyle birlikte daha da arttı. İngiltere konsolosu Palgrave’e göre 1867’de yalnızca Trabzon’dan bir yılda en azından 30,000 kişi çıkış yapmıştı.

Hem Hristiyanlar, hem de Müslümanlar demiryolu hatları gibi altyapı inşaatlarında çalmak üzere Rusya tarafına gidiyorlardı.

Ancak zamanla ağır işlerden sıyrılıp esnaflığa geçiş yapanlar da vardı. Zamanla bakkal, fırın, kahvehane veya otel işletmeciliği yaparak faaliyet gösterenlerin sayısı arttı. Bunların da çoğu Rizeliydi.

Çocuk İşçiler

turklerin-rusyaya-gocu-ceviizcom-1
Kaynak: wps.pearsoncustom.com

Rusya’da ücretlerin çok yüksek olması, yetişkin erkeklerin yanında kadın ve çocukların da göç hareketine katılmalarına sebep oldu. Yol ve altyapı çalışmalarında görev yapan çocuklar vardı. Çocuk ve kadınlar, yetişkin erkeklerden daha düşük ücretlere çalıştıkları için iş verenler tarafından tercih ediliyorlardı.

Ancak bir süre sonra çocuk istismarının artması, sağlık ve barınma sorunlarının ortaya çıkması nedeniyle 15 yaşından küçük çocukların Rusya’ya geçişi yasaklandı. Fakat bu durum sınırda insan kaçakçılığının ortaya çıkmasına sebep oldu. Çocuk işçiler geceleyin gizlice Batum’a götürülüyorlardı.

Rusya, Batum’u öylesine bir cazibe merkezi haline getirmişti ki; Estonyalı, Polonyalı, Alman, Bulgar gibi uzak coğrafyalardaki milletler dahi göç ediyorlardı.

1902-1905 Olayları

Rusya’da iç karışıklığın meydana geldiği bu tarihlerde çok sayıda grev yapıldı ve böylelikle işler yavaşladı. Bu durum ekonominin kötüleşmesine sebep oldu ve Osmanlı işçileri işten çıkarıldılar. 

İç karışıklığın artmasıyla vatandaşlarının can ve mal güvenliğinden endişe eden Osmanlı yönetimi, Rusya’ya nota verdi. Ardından Osmanlı vatandaşlarının bölgeden tahliyesi için Hudeyde vapurunu Batum, Poti, Sohum ve Novorski limanlarına gönderdi.

Kaynak: docblog.ottomanhistorypodcast.com

Osmanlı Devleti’nin Tutumu

Devletin temel göçmen politikası göç etmek isteyeni engelle, geri dönmek isteyene her türlü desteği ver şeklindeydi. Ancak Rusya’da işçiler arasında yayılan sosyalizm ve milliyetçilik düşünceleri sonrası bu politikada değişikliğe gidildi.

Rus vatandaşlığına geçenlerin yeniden dönmeleri yasaklandı. Yasa dışı olarak Rusya’ya geçmiş olanlara ise geri dönmeleri için iki ay süre tanındı. Toplu göçlerin önüne geçmek için de, gidenlerin varsa malını mülkünü muhafaza edip etmediğine, devlete borcu olup olmadığına bakılmaya başlandı. İzin verilen yegane konu, özendirici olmayan mevsimlik işçilikti. Devlet buna engel olmamıştı çünkü gidenlerin evlerine gönderdikleri paranın değeri vazgeçilemeyecek boyutlara ulaşmıştı.

Birinci Dünya Savaşı

Savaşta karşı karşıya gelen bu ülkelerden Rusya, Müslüman ve Türk vatandaşlarının mal varlıklarına el koyarak onları kamplara göndererek sürgün etti. Ortalığın karışacağını anlayan bir çok işçi mal varlıklarını Rusya dışına çıkarmayı başarmışlardı ancak Rus parası ya tedavülden kalkmış ya da değeri düşmüştü. Yani bu hamlelerinin pek bir yararı olmamıştı.

Cumhuriyet Dönemi

Cumhuriyetle birlikte göçler olağan halini alarak iç göçe dönüştü. Yaşanan süreçte yaklaşık 395000 kişi Osmanlı’dan Rusya’ya göç etmişti.

Rusya tarafında kalan Türkler, ülkemizle ticaretlerini sürdürmüş ancak Stalin döneminde düşmanla(Türkiye) işbirliği yapacakları tehlikesinden ötürü Ahıskalılarla birlikte Kazakistan’a sürgün edilmişlerdi.

Anadolu’dan toplu halde iş amaçlı yapılan ilk göçün hikayesi bu şekildeydi.

Ne Demişti?

Geçtiğimiz yıllarda söylenmiş ve hafızalarda yer etmiş sözleri derledik. Buradan.

Kaynak: Osmanlı’dan Rusya’ya Göç – Yazar: Abdullah Bay 
Esere ulaşmak için tıklayınız.