8 Mart Dünya Kadınlar Günü arefesinde Gertrude Ederle’yi anlatacağız size. İngiltere ile Fransa arasında bulunan Manş Denizi’ni geçen altıncı kişi olan Ederle, bunu başarabilen ilk kadın olarak tarihe adını yazdırmıştı.
Bu arada, Manş Denizi’ni geçen ilk Türk de bir kadın, Nesrin Ongun. Kadınlara bunu başarabileceklerini gösteren Ederle’nin kısaca hayatına ve o gün neler yaşadığına hep birlikte bakalım.
Başlıklar
Toggleİlk Yüzme Dersi
Beline ip bağlandığında heyecandan ölmek üzereydi küçük Gertrude. Dokuz yaşındaydı ve o gün ilk yüzme dersini alacaktı babasından.
Yürümeye başladığından itibaren her türlü yarışta yaşıtlarını geride bırakan, doğuştan bir sporcuydu “Trudy”. Bu sebeple yüzmeyi hemen öğrenmesi kimseyi şaşırtmadı. Kısa sürede iplerinden kurtulup bir balık gibi yüzmeye başlayan Gertrude’nin rekorlarla dolu yüzme hayatı da böylece başlamış oldu.
Henüz onlu yaşlarında Amerika’nın ünlü yüzücülerinin yetiştiği havuzda antrenmanlar yapmaya başladı. 17 yaşında Manhattan ile Brighton Plajı arasında 5,6 kilometrelik mesafeyi kapsayan yarışa katıldı. Hırçın dalgalara rağmen Amerika şampiyonu Helen Wainwright ve İngiltere şampiyonu Hilda James’in de içinde bulunduğu 51 yüzücüyü geride bırakıp bitiş noktasına varması ününü tüm ülkeye yaydı.
İlk rekorunu 12 yaşında 800 metre serbest stil yüzme dalında kıran ve bu unvanı alan en genç yüzücü olan Gertrude, 1921 ile 1925 yılları arasında 29 ulusal rekora adını yazdırdı.
1924 yılında, henüz 19 yaşındayken Paris’te düzenlenen Olimpiyat oyunlarına katılan; 100 ve 400 metre serbest stil yarışlarında bronz madalya kazanan Trudy, 4×100 serbest yarışında altın madalya kazanan Amerika takımının havuzdaki isimlerinden biriydi.
Erkekleri Geride Bıraktı
Olimpiyatlardan yaklaşık bir sene sonra, Manhattan’ın güneyinde bulunan Battery Park ile Sandy Hook arasındaki yaklaşık 34 km’lik parkuru kendisini tekneyle takip eden babasıyla şakalaşarak katetti. 7 saat 11 dakika 30 saniyede birinci geldiği yarışın ikincisi kendisinden 6 dakika geride bitiren bir erkekti. Gertrude Ederle’nin kırdığı bu rekor tam 81 yıl boyunca kırılamadı. Kadınların da gayet başarılı yüzücüler olabileceğini bir kez daha ispatlayan Ederle için sırada daha büyük bir meydan okuma vardı: Manş Denizi.
Manş’ta İlk Kulaç
1925 yılının Ağustos ayında Fransa ve İngiltere arasında bulunan Manş Denizi’ni aşmak için Avrupa’ya ayak basan Gertrude oldukça heyecanlıydı. Denizin iki ülke arasındaki 32 km’lik boğaz kısmını daha önce yalnızca 5 kişi geçebilmişti ve hepsi erkekti. Bir kadının bunu başarabileceğine dair pek çok kişinin inancı yoktu.
Rüzgarın, akıntıların ve medcezir etkisinin yoğun olarak hissedildiği boğaz, yalnızca yüzücüler için değil, deniz taşıtları için dahi oldukça zorlu bir engeldi. Ne var ki bu kadar zorlu olması, onu daha da cezbedici kılıyordu.
23 Ekim doğumlu olan Gertrude, 18 Ağustos günü Fransa’dan suya atladığında henüz 19 yaşındaydı. Manş, hünerlerini daha o suya atlamadan ortaya koymaya başlamıştı. Yoğun rüzgar ve dalgaların hakim olduğu 9 saat boyunca 27 km yol katetmeyi başarmıştı ki, üzerine kocaman bir dalga kapandı. Oldukça fazla su yutması sonucu biraz duraksayarak yuttuğu tuzlu suları çıkarmaya çalıştı. Ne var ki, az ötede sandalda bulunan antrenörü kesildiğini zannederek yakınında yüzenlere onu sudan çıkarmalarını söyledi. Bu müdahale aynı zamanda Trudy’nin diskalifiye olması anlamına geliyordu.
Tekneye alındığında antrenörüne serzenişte bulunan genç yüzücü bir yandan hıçkırıyor bir yandan da, “Devam edebilirdim.” diye sayıklıyordu.
Yeniden Manş
Kadınların bu denizi aşamayacağını iddia edenleri haksız çıkaramadığı için derin bir hayal kırıklığı yaşayan Gertrude, bir sene sonra yine ağustos ayında Fransa’ya geldi.
Babası, kızının bir yıl boyunca Manş’ı hayal ederek yaptığı çalışmaları yakından takip etmişti. Aynı zamanda en büyük destekçisi olan babası, ona iki söz vermişti; birincisi o istemedikçe onu sudan kimsenin çekmeyeceği, ikincisi ise başarılı olursa ona kırmızı bir otomobil alacağıydı.
6 Ağustos sabahı Fransa sahili Manş’ı aşmak isteyen sporcularla doluydu. Şüphesiz bunlar arasında en az şans verilen Gertrude Ederle idi.
Genç kadın, mayosunu ikiye bölerek 1940’larda moda haline gelecek olan bikiniyi yıllar önce ortaya çıkarmış oldu. Ayrıca vücut ısısını koruyabilmek adına vücudunu yağla kapladı ve suya atladı.
Manş her zamanki gibiydi; soğuk ve dalgalı. Babasının kiraladığı, adı Alsace olan bir tekne de Trudy’nin yanında yol alacaktı. Genç kadın oldukça neşeliydi ve yüzmeye başladığı an inanılmaz bir hızla yol katetmeye başladı. Endişelenen antrenörü tekneden ona yavaşlaması için sesleniyordu.
Öğlene gelmeden yağmur yağmaya başladı ancak bu onu hiç etkilemedi. Tekneden sarkıtılan bir biberon dolusu tavuk suyu ve ufak parça tavukla öğle yemeğini yedi. Daha sonra artan rüzgarın şiddeti ve yükselen dalgalara aldırış etmeden yüzmeye devam etti. Manş’ın ortalarına doğru geldiğinde tekneden Amerika milli marşının okunduğunu duydu ve onlara eşlik ederek yüzdü bir süre.
Gertrude Ederle oldukça kararlıydı. Ancak Manş da, inatçı bir denizdi. Rüzgarın şiddeti giderek artmaya başladı ve kırmızı başlığıyla yüzen kadın dalgaların arasında zar zor seçilir oldu. Bir ara durup teknedeki antrenörü Bill Burgess’e, “İngiltere’ye varmama kaç saat kaldı?” diye sordu. Beş saat yanıtını alınca, “Sakın vazgeçmeme izin vermeyin!” şeklinde seslendi.
Vazgeç Artık
Akşama doğru rüzgar boraya dönünce antrenörü Trudy’ye, “Yeter artık! Vazgeç!” diye bağırdı, fakat bu çabası boşunaydı.
Akıntı tekneyi kuzey doğuya doğru, Kuzey Denizi istikametinde sürüklemeye başlayınca bu sefer itiraz sırası teknenin kaptanına geldi. “Hiç kimse bu havada başarılı olamaz, devam etmemiz oldukça gülünç.” diyen kaptanın eline susması için 100 pound sıkıştırdı baba Ederle.
“Bir Amerikalı Geliyor”
Akşam karanlığı çökmeye başladığında bu sefer medcezir etkisi kendisini göstermeye başladı. Bütün şartlar aleyhine olmasına rağmen yüzmeye devam etti Gertrude. Suda tek başına olan kadın, inat ediyordu. Bir Amerikalı kadının İngiltere’ye doğru geldiğinin haber alınması sonrası fırtınaya aldırış etmeden sahile doluştu halk. Yakılan meşaleler ve arabaların farları ışıl ışıl ediyordu varış noktasını.
Gertrude, sahildeki ışıkları ve çok geçmeden halkın uğultusuyla birlikte çalan korna seslerini duydu. Gücü tükenmekte olan yüzücü, gözlüklerini çıkarıp attı ve son bir hamleyle kalan 200 metre için kulaç atmaya başladı.
Son metrelere doğru polis, coşkun kalabalığı zapt etmekte zorlanıyordu. Birinin denize atlayıp kadına değmesi bütün bu çabanın boşa gitmesi demek olacaktı.
İlk Kadın
Neyse ki korkulan olmadı ve Gertrude Ederle, 14 saat 30 dakika süren serüvenini tamamladı. Bu aynı zamanda, kendisinden önce Manş’ı geçen beş erkekten daha erken bir sürede başardığını gösteriyordu. Sendeleyerek çıktığı sahilde halkın yoğun sevgi gösterileri ve tezahüratlarıyla karşılandı.
6 Ağustos 1926’da bir söz tarihten silinmişti: Bir kadının Manş’ı geçmesi mümkün değil…
Amerika’da Yaşananlar
Manş’ı geçmesi Avrupa’da oldukça yankı buldu. Göklere çıkarılan Trudy, mutluluk ve başarısının getirdiği gururla vardı ülkesi Amerika’ya.
Amerikalılar onu, Avrupa’da olup biten coşkunun çok ötesinde bir kutlama merasimiyle karşıladı. Onu getiren transatlantik “Berengaria” New York kıyılarında görünmeye başladığında denizdeki tüm taşıtlar düdüklerini öttürerek selam durdular. İtfaiye gemileri sular püskürtüyor, gökte uçaklar uçuyordu onun için. Halkın alkış ve tezahüratları eşliğinde geçti yollardan.
ABD Başkanı Calvin Coolidge, Gertrude’yi bizzat tebrik etti. Yeni doğan çocuklara ismi verildi, adına “Tell me Trudy” adında şarkı bestelendi, “Trudy Trot” ismiyle bir dans ortaya çıktı. Tiyatro turnesine çıkan Gertrude, üç tane de film çekti.
Kulaklarının Duymaması
Her ne kadar bir süre hareketli bir yaşam sürmüş olsa da, aklı hep eski mütevazı yaşamındaydı. Gertrude, çocukken geçirmiş olduğu kızamık hastalığının etkisiyle gün geçtikçe işitme duyusunu kaybeder olmuştu. Manş Denizi’nin hırçın dalgalarıyla dövülen kulakları otuz beş yaşına geldiği zaman hiç duyamaz olacaklardı.
Felç Kalması
Gertrude ile ilgili yazacaklarımız bu kadarla sınırlı değil, Manş’ta verdiği mücadelenin çok daha fazlasını sonraki hayatında vermesi gerekecekti.
1933 yılında geçirdiği bir kaza bel kemiğinde hasara neden oldu ve beş yıl boyunca belden aşağısını kullanamadı. Bu süreçte on dokuz farklı doktor onun bir daha yürüyemeyeceğini tekrarlayıp durdu ancak Trudy’nin pes etmeye niyeti yoktu.
1937 yılında Billy Rose’un bir su gösterisi hazırlığı içerisinde olduğu haberini alınca heyecanlandı ve çalışmalarına hız verdi. Uzun süren mücadelesi sonuç verdi ve yeniden yürümeye başladı.
Yürümeyi başardıktan sonra sırada yüzme vardı. Bu konuda yaptığı açıklama şöyleydi: “Yeniden yüzmeyi öğrenmem, Manş’ı yüzmek kadar; hatta daha da zor olmuştu. Bacaklarımı oynattığım zaman bir bıçağın bel kemiğime saplandığını hissediyordum.”
Her şeye rağmen başarmıştı. 1939 yılında düzenlenen New York Dünya Sergisi kapsamında gösterilen su revüsünde Billy Rose’un ekibinde Trudy de vardı.
İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası
Harp sırasında bir uçak fabrikasında görev alan bu savaşçı kadın, sonrasında çocuklara yüzme dersleri vermeye başladı. Artık kulakları duymadığından derslerini yalnızca sağır çocuklara verebiliyordu.
Her ne kadar yürümeyi başarmış olsa da ömrünün sonuna dek bel kemiğindeki hasarın sebep olduğu sinir spazmları geçirdi durdu.
Gertrude Ederle, karşısına çıkan engelleri “yapamazsın, imkansız…” gibi sözlere aldırmadan aşmasını bilen ve sadece kadınlara değil erkeklere de ilham olan eşsiz bir insandı.
Karşınıza çıkan tüm engelleri aşabilmeniz dileğiyle.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!
Kaynaklar:
Wikipedia(İngilizce), Britannica(İngilizce), TheAtlanticAdvocate-Yazar:JohnReddy