1954 yılında Düzce’nin Aydınpınar Köyü’nde doğan Hasan Mezarcı, askerlik vazifesini yerine getirdikten sonra Sakarya Akyazı ve İstanbul Ümraniye’de toplamda 8,5 yıl müftülük yaptı.
6 Kasım 1991 seçimleri sonucunda Refah Partisi İstanbul Milletvekili olarak meclise giren Mezarcı, ilk günlerden itibaren söylemleriyle basında yer bulmaya başladı. Atatürk hakkında yapmış olduğu konuşmalar, tek parti dönemiyle ilgili söylediği “Bu rejim; bütün ilke, kavram ve kurumlarıyla eli kanlı katil bir rejimdir” ifadeleri oldukça tepki çekti.
Mezarcı’nın konuşmaları çok zaman geçmeden Refah Partisi’ni de zor durumda bırakmaya başladı. 1992 Mart’ında meclisten bir heyetle birlikte ziyaret ettiği Azerbaycan Moskova Büyükelçiliği’nde söylediği: “Atatürk’ün Türk olmadığını herkes biliyor. Bizi batıya bağlayarak onların kölesi haline getirdi. Ama Türkiye’de yakında latin alfabesi kalkacak.” sözleri, heyettekilerin de tepkisini çekti.
Mezarcı ne kamuoyundan ne de partisinden gelen tepkilere aldırış etmiyor görünüyordu. 1992 yılında Atatürk Barış Ödülü’nü reddeden Nelson Mandela’ya yazdığı telgrafta Atatürk için; “İnsanlık tarihinin sayılı diktatörlerinden…” ifadesini kullandı.
Konuşmalarıyla tepkilerin odağı haline gelen, parti içi ve dışında pek çok kişiyle tartışan Hasan Mezarcı, 1994 yılında refah partisinden ihraç edilerek yoluna bağımsız milletvekili olarak devam etti.
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ağza alınmayacak ithamlarda bulunan ve dolayısıyla hakkında davalar açılan sivri dilli milletvekili, 24 Aralık 1995 itibariyle sonlanan vekilliğinin üzerinden bir ay geçmeden 17 ay hapis cezası aldı.
Cezası onaylanmadan Şubat 1996’da Almanya’ya gitti ve cumhuriyetle alakalı tepki çeken söylemlerine orada da devam etti.
Aynı yılın aralık ayında Türkiye’ye dönmesiyle ceza evine gönderildi. Ceza evinden de söylemleri devam edince, dava sayısı artmaya başladı.
Mezarcı’nın bir şeylerin değiştiğinin sinyalini verdiği gün, ceza evinden tahliye olduğu 9 Ekim 1997. Ceza evi çıkışında farsça okuduğu “Gün döner keser döner sap döner/ Gün gelir hesap döner / Mezarcı gelince deccaliyet sona erer” şiiriyle ve ilk defa uzattığı saçlarıyla bir şeylerin eskisi gibi olmadığını gösterdi.
Yine de baba evine gittiği gün sarf ettiği “Kemalizm bitmiştir, Kemalizmin mezarcısı benim…” sözleri, değişimin o kadar da keskin olmadığını gösterdi.
İki yıl kadar bekleyip sonra Türkiye ve Dünyayı etkisi altına alacak bir değişimin öncüsü olacağını söyleyen Mezarcı, 1998’de Atatürk’e hakaretten 1,5 yıl hapis cezası aldı.
Başlıklar
Toggle“Meryem Oğlu İsa”
Mezarcı yine cezası onanmadan Almanya’ya gitti ve çok geçmeden değişimin tamamlandığını orada duyurdu. Hasan Mezarcı artık mesihti.
Daha sonra bir televizyon kanalına verdiği röportajda, değişimiyle ilgili olarak: “Hasan Mezarcı öldü, günahıyla sevabıyla Allah affetsin. Onu defnettik, ben Meryem oğlu İsa’yım… Allah’ın verdiği güçle de vazifemizi yapacağız.” ifadelerini kullandı.
Kendisine şahitlik eden(inanan) ilk 11 kişiden biri eşiydi. Babası ise çok kitap okuduğu için beyninin sulandığını, annesiyse oğlunun deli olduğunu düşünüyordu.
Bu dönemde adeta her akşam birer ikişer bir televizyon programına canlı bağlanan Mesih Mezarcı, kendisine mesihliğin 1997 yılında geldiğini, kendisinin İsa, dininin başkentinin de İstanbul olduğunun Allah tarafından iletildiğini söyledi. Ayrıca: “Şu an da kaldığım Worms şehrinde (Almanya) 20, İsveçte 50, Mısır’dan kutuplara kadar dünyanın her yerinde sayısını bilmediğim kadar şahidim var.” dedi.
O günlerde Reha Muhtar’la yaptığı canlı yayın bağlantısı da hala hafızalarda. “Gökte Reha Muhtar Nasıl?” sorusuna sinirlenen sözde mesih, yayını terk etti.
Hasan Mezarcı’ya Almanya’da iki psikriyatsist tarafından narsist (kendini çok önemli görme) teşhisi konuldu.
Tüm bunlar olup biterken Hasan Mezarcı devletten milletvekili emekli maaşını ve temsil tazminatını almaya devam ediyordu.MHP’li TBMM İdare Amiri Ahmet Çakar, "Bu tiplerden her şey beklenir. Peygamberliğini de ilan ettiğine göre bu devletin maaşına ihtiyacı yok, artık Allah’tan maaş istesin" dedi.
ve Mesih Türkiye’de
9 nisan 2001 günü sabah saatlerinde ipsala sınır kapısından Türkiye’ye giren Hasan Mezarcı tutuklandı. O gün itibariyle hakkında 5 gıyabi tutuklama kararı ve 3 yıl kesinleşmiş hapis cezası bulunan Mezarcı, İpsala cezaevine gönderildi.
Cezaevinden 17 mayıs 2001 de tahliye olan sözde mesih, daha sonra da 1992 yılında Mandela’ya yazdığı telgraftaki ifadelerinden dolayı tekrar cezaevine girdi. 6 mayıs 2002 de tahliye oldu.
Ankara Numune Hastanesi tarafından kendisine, ‘Delizyonel Hezeyan Bozukluk Mistik Grandiyöz Tip’ teşhisi kondu. Bu teşhis: “Gerçek dışı inançlara ve düşüncelere aşırı bağlılık, olmayanları görmek ve yaşamak, kendini üstün görmek tanrı ve peygamber gibi doğa üstü güçleri olduğuna inanmak” olarak tanımlanıyor.
Şahitlerinden olduğunu ifade edilen Ali Dilci:
"Almanya Bochum'da kendisini bir toplantıda tanıdım. Birlikte gittiğimiz bir kilisenin defterine 'İsa yeryüzünde ve ben İsa'yım' yazdı. Mezarcı bizim mesihimiz, her geçen gün sayımız artacak dedi."
Daha sonra köyüne yerleşen ve gittikçe gündemden düşmeye başlayan Mezarcı hakkında, zaman zaman hapisteyken beyninin yıkandığına dair açıklamalar yapıldı.
Aynı dönemde aynı parti çatısı altında milletvekilliği yaptığı arkadaşı Şevki Yılmaz: “…Bir milletvekili olarak bilinmeyen arşive girmek istedi. Suçu budur. Kardeşimizi cezaevine attılar. O zaman da beni zehirliyorlar diye bağırmıştı. İğnelerle bu hale getirdiler…” ifadelerini kullandı.
Hasan Mezarcı ise bu iddiaların halkın inanmasını engellemek için uydurulmuş kuyruklu yalanlar olduğunu açıkladı.
2017 yılında yaptığı düğünle gündeme geldi. 21 Temmuz günü yaşadığı köyde yapılan törenle havarilerinden olduğu ifade edilen bir kadınla evlenen Mezarcı, düğün töreninde yaptığı konuşmada : “…Allah Kuzusuyla Gelininin, İncil’de haber verilen düğünü gerçekleşti.” ifadelerini kullandı.
Havarileriyle mutlu ve sakin bir hayat süren sözde mesih, sosyal medyayı da oldukça fazla kullanıyor. Gerek gündeme dair, gerekse evrensel içerikli paylaşımların yanı sıra; gündelik hayatından da paylaşımlar yapıyor.
Kimilerinin unuttuğu, kimilerinin fıkrasına gülünmeyen adam olarak tanıdığı Hasan Mezarcı’nın hikayesi böyledi.