Dinde Türkçeleşme yazı dizimizin ilk kısmında, (okumak için tıklayınız) 1926 yılında Göztepe Camii’nde gerçekleşen bir olayı anlatmıştık.
Bugün ise Kuran’ın Türkçe okunmasıyla başlayan ve ezanla devam eden sürecin ilk günlerindeki uygulamaları ve basına yansıyanları sizlere aktaracağız.
Başlıklar
Toggle22 Ocak 1932
22 Ocak Cuma günü, İstanbul’da bulunan Yerebatan Camii’nde, namaz sonrası Hafız Yaşar Bey (Okur) tarafından Kuran Türkçe seslendirildi. Gazetelerde daha önce ilan edilmesinden ötürü İstanbullular programdan haberdardılar ve camide yerlerini saatler öncesinden almışlardı. Hatta gazetelerin verdiği haberlere göre halk camiye sığmamış, önce avluya sonra sokağa taşmıştı. Hatta halktan bazıları dışarıdakiler daha kalabalık, hoca burada okusun diye ısrar dahi etmişlerdi.
Yaşar Bey, nezle olmasından dem vurarak cemaate bugün Yasin Suresi’nin bir kısmını Türkçe okuyacağını ancak haftaya cuma günü büyük camiilerden birinde surenin tamamını ana dilde okuyacağını ilan etti.
Ardından, kalabalığın heyecanlı bakışları arasında Yasin Suresi’ni Arapça okumaya başladı. Yasin’i yarısına kadar okuyan Yaşar Bey, daha sonra “Müşfik ve Rahim olan Allah’ın ismi ile” diye besmele çekti ve Cemil Sait Bey’in (Dikel) hazırladığı tercümeden yararlanarak sureyi Türkçe okumaya başladı.
İlan ettiği üzere Türkçe’sini de yarısına kadar okumayı planlayan Hafız Yaşar Bey, kalabalığın coşkusundan olsa gerek sureyi sonuna kadar okudu ve böylelikle cemaati de bir hafta beklemekten kurtarmış oldu.
Akşam Gazetesi’nde yer alan habere göre Hafız Yaşar Bey’in okuması bittikten sonra yaşlı bir kadın, “Ölmeden evvel kulaklarım kendi dilimde Kuran’ı işitti. Yıllardır okuduğum kitabı anladım.” ifadelerini kullanmış.
Sonraki Bir Hafta
Bir sonraki hafta büyük camilerden birinde Kuran okunacağı açıklansa da, ilk günün tesirinin olumlu olması ve ilgiyle karşılanması sonrası; cumayı beklemeden İstanbul’da başka camilerde de Kuran’dan bazı kesitler Türkçe okunmaya başlandı.
Kamer Hatun Camii, Süleymaniye Camii, Selçuk Sultan Camii’nde 24 Ocak’ta okunan Türkçe Kuran-ı Kerim sureleri halk tarafından büyük bir alakayla takip edildi.
Diğer camilerin din görevlileri de, Türkçe okuma hazırlıklarına girişmişlerdi.
Gazeteler, her gün hangi camilerde Kuran okunacağını, bir gün önce neler yapıldığını detaylı bir şekilde okuyucularına aktarmaktaydılar.
Yalnızca erkekler değil, kadınlar da bu yeni uygulamayı ilgiyle takip etmekteydiler. Gelen haberler, halkın bu uygulamadan fevkalade memnun olduğu yönündeydi.
29 Ocak 1922 – Türkçe Ezan- Sultanahmet
Türkçe Kuran’a duyulan ilgi gün geçtikçe artarken sıra bir sonraki aşama olan Türkçe ezana gelmişti.
29 Ocak günü, İzmir’de bulunan Hisar Camii’nde İstanbul dışında ilk kez Türkçe Kuran okundu. Anadaolu Gazetesi’nin haberine göre yine aynı gün Karşıyaka’da Hafız Sadık Bey tarafından Türkçe ezan okundu.
22 Ocak’ta ilan ettiği üzere Hafız Yaşar Bey, 7 hafızla birlikte Sultanahmet Camii’nde yaklaşık 10 bin kişi olduğu söylenen cemaate; Fatiha, Bakara, Âli Îmran, Mü’min, Araf, Enfal, İntifar Surelerini Türkçe okudular.
30 Ocak 1922 – İstanbul’da Türkçe Ezan
İzmir’deki ezan okuma hadisesi gayri resmi bir şekilde olmuşa benziyordu. Yasal düzenleme yapılmamasına rağmen İstanbul’da gerçekleşen olayların devletin desteğiyle olduğu aşikardı. İzmir’dekinden bir gün sonra 30 Ocak 1922’de ikindi namazı öncesi Fatih Camii’nde Hafız Rıfat Bey; ezanı önce Arapça, daha sonra Türkçe olarak okudu. Cumhuriyet Gazetesi haberine göre okunan ilk ezan halk tarafından çok beğenildi.
3 Şubat 1932 – Kadir Gecesi
Halkın ilgisini çeken bu uygulamaların diğer şehirlerdeki etkisini tartmak amacıyla 3 Şubat’a denk gelen Kadir Gecesi’nde özel bir program düzenlenerek radyolar aracılığıyla tüm yurda naklen iletilmesine karar verildi.
Ayasofya Camii’nde gerçekleştirilnen etkinliğe yerinde tanık olmak için 40 bini aşkın kişi camide yerini almıştı. Teravih namazı sonrasında, 25 hafız tarafından çeşitli kasideler ve Kuran’dan ayetler Türkçe olarak seslendirildi.
Ankara’da halkın bir kısmı Zafer Meydanı’nda kurulan büyük hoparlörlerden Ayasofya’daki programı dinlediler. Anadolu’nun diğer şehirlerinde hatta Bulgaristan’da dahi halkımız Türkçe Kuran için radyolarının başına geçtiler.
Aynı şekilde, Trabzon’daki Ayasofya Camii’nde de Kadir Gecesi programı yapıldı ve Kuran ile dualar Türkçe okundu.
Basının Desteği
Tabi halkın bir kısmının yeni uygulamaya ilgisi ve desteği olduğu gibi tam tersi düşünenler bugün olduğu gibi o gün de mevcuttu. 1926’da Göztepe Camii’nde gerçekleşen hadise sonrası Cemalettin Efendi’nin şikayet edilmesi de herkesin destek olmayacağının bir ispatıydı. (Yazı için tıklayınız.)
Karşıt görüşteki vatandaşlar, Kuran’ın bu zamana kadar Arapça olarak okunduğunu ve daima da böyle okunması gerektiğini savunmaktaydılar.
Basın ise, dinde Türkçeleşme uygulamalarının en büyük destekçisiydi. Gazeteler, bir önceki gün camilerde okunan surelerin Türkçelerini haberlerinde yazarak halka iletiyorlardı.
Dönemin en etkili gazetelerden olan Akşam’da, yenilikten yana olmayanlara cevaben yayınlanan bir yazıda, “Müslümanlar şöyle derler: “Kuran, Allah’ın kelamıdır. İçinde O’nun emirleri vardır. O halde emirleri neden sadece Araplar anlasın da Türkler anlamasın?.. Anladık; hak din Müslümanlıktır. Fakat hak dilin Arapça olduğuna dair bir kesin emir mevcut mudur?..” ifadeleri kullanılarak din dilinin Türkçe olmasının, Türkler’in en tabii hakkı olduğu dile getiriliyordu.
Necmettin Sadık Bey (Sadak) de o günlerde gazetede, insanın ibadetlerini hiç anlamadığı sure ve dualarla yapmaya çalışmasının açıklanması zor bir durum olduğunu; ancak anladığı dilde ibadet etmesinin ise inancını kuvvetlendirecek bir şey olduğunu savunduğu bir yazı kaleme aldı.
İlerleyen Günler
İlk haftadan itibaren Anadolu’nun çeşitli yerlerinde Türkçe Kuran okunmaya başlandı. Bir program dahilinde olmaktan çok, bu konuda kendisini hazır hisseden hafızın cemaate ilan etmesi şeklinde uygulanmaktaydı.
İlklere sahne olan şehirler; Adana, Amasya, Ankara, Balıkesir, Çeşme, Edremit, Kayseri, Konya, Kuşadası, İzmir, İzmit, Manisa, Rize, Şebinkarahisar, Trabzon, Van, Yozgat ve Zonguldak’tı.
Ramazan Bayramı sabahında kılınan namazda hutbe ve tekbirler İstanbul’daki camilerde Türkçe okunmuştu.
İlerleyen günlerde, Kuran’ın ve yalnızca Yasin suresinin Türkçe tercümesi kitapçılarda ve sokaklarda satılmaya başlandı.
Gazetelerde yavaş yavaş arka sayfalara doğru gerileyen haberler henüz iki haftanın sonunda hiç görülmez oldular. Uygulama bir süre sonra kanıksanmış, camilerde sık sık Türkçe Kuran ve ezan uygulamaları yapılır hale gelmişti.
Bundan sonraki evre uygulamanın resmiyete dökülmesi olacaktı.