Özür dilemek, yapılan bir işten ötürü bağışlanmayı istemek şeklinde basitçe açıklanabilir. Ancak yapılan işin ne olduğu özrün anlamını da değiştirmekte.
Geçtiğimiz yıllarda gündeme gelmiş bazı özür dileme hadiselerinin sıra dışı sebepleri:

Başlıklar
Toggle“Dedenizi Yedik, Affedin” – 2003
Yazımızın başlığını veren olay bizden uzaklarda Okyanusya’da gerçekleşti.
Fiji’de bulunan yerel topluluklardan Navatisula adlı kabile, 1867 yılında öldürüp yedikleri İngiliz misyoner Thomas Baker’ın torunlarından özür dilediler.
Günümüzde olduğu gibi o zaman da kabilenin reisinin başına dokunmak yasaktı ve Baker da bu suçu işlemişti. Suçun cezası olarak ölüme mahkum olan misyoner, pişirilerek kabile üyeleri tarafından yendi.

“Rüşvet Aldım, Özür Dilerim” – 1997
Başlığı okuyunca olayın ülkemizde geçmediğini hemen anladığınızı biliyoruz. Haklısınız, Güney Kore’ye gidiyoruz.
Kim Hyun-chul, Güney Kore Devlet Başkanı Kim Young-Sam’in oğlu. Devlette herhangi bir resmi görevi olmamasına karşın “Devlet Başkanı’nın Oğlu” sıfatını kullanarak batan bir şirkete bürokratik sorunlarında yardımcı olması karşılığında rüşvet aldığı iddiasıyla suçlandı.
Hyun-chul suçlamalar sonrası bir basın toplantısı düzenledi ve “Günahlarımdan dolayı babamın ve Güney Kore Halkının beni bağışlamalarını istiyorum.” diyerek suçlamaları kabul etti. Aldığı iddia edilen rüşvetin değeriyse tam 224 milyon dolardı.

Teknik Direktörüne Kafa Attı – 2002
İspanya’nın Deportivo La Coruna ekibinde forma giyen Brezilyalı futbolcu Djalminha, antremanda tartıştığı teknik direktör Javier Irureta’ya kafa attı.
“Antremanda olur böyle şeyler.” diyen Brezilyalı, kulüp tarafından kadro dışı bırakıldı ve 10 bin dolar para cezasına çarptırıldı. Daha sonra yaptıklarından dolayı özür dileyen Djalminha, bir kaç ay sonra Austuria Wien takımına kiralandı.
Haberin tamamı için tıklayınız.

Bağımsızlık Şakası – 2006
Belçika Devlet Televizyonu RTBF, yayın sırasında “Son Dakika” olarak duyurduğu haberde ülkenin Flaman kesiminin bağımsızlık ilan ettiğini, Belçika Kralı’nın Kongo’ya kaçtığını bildirdi.
Bunun üzerine medya kuruluşları telefon yağmuruna tutuldu, halkın bir kısmı Kraliyet Sarayı’na doğru yürümeye başladı.
Ancak tüm bunlar iyi hazırlanmış bir şakadan ibaretti. Yaklaşık iki senelik bir hazırlık sonucu ortaya çıktığı belirtilen bu şaka halkın oldukça tepkisini çekti. RTBF ise 16 Aralık tarihinde Belçikalılardan özür dileyerek yapılanların iyi niyetli bir şakadan ibaret olduğunu belirtti.
Haberin tamamı için tıklayınız.

“Yazarlık Yürek İster” – 2007
Şahnaz Çakıralp’in yazdığı “Çıplak Ayakla Yürümek” adlı kitabını 6000 adet basıp dağıtan Akademi Kültür Sanat Yayıncılık, kitabın 344 adet satması sonrası dağıtım firmaları, dükkan ve mağazalardan gazete ilanıyla özür diledi.
İlanda, “Bu kitap, kendisini yazar olarak görmeyen birisi tarafından yazılmıştır ve zaten satılmamıştır…Bu kitap, okuyucular ve satış noktaları tarafından ilgi görmemiştir. Şahnaz Çakıralp’in kitabın satışı için gerek telefonla, gerekse giderek rahatsız ettiği dağıtım firmalarından, dükkan ve mağazalardan özür dileriz…Bu kitap, isteyen okuyuculara ücretsiz olarak gönderilecektir. Tabii yazarlık, yürek ister, ter ister, gözyaşı ister. Yazarlık, erdem ve fazilet ister.” ifadeleri yer aldı.
“Öğrencilerden Özür Dileriz” – 1992
Anadolu Liseleri giriş sınavı başlamadan önce Milli Eğitim Bakanlığı sınav sorularının sızdırıldığı konusunda kesin bulgulara sahip değildi. Çocuklar sınava girdi, Bakanlık sızdırmanın doğru olduğunu saptadı ve çocuklar sınavdayken sınavı iptal etti.
Bunun üzerine Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan, “Yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Bütün öğrencilerden özür dileriz.” dedi.

Maçkalı Bir Dul – 1956
Milliyet gazetesinde yer alan haberde “Maçkalı Bir Dul” olarak bahsedilen yaşlı bir kadın, Nişantaşı’nda yürürken bir beyi yazar Peyami Safa’ya benzettiği için tokatlamış.
“Bir dakika bana baksana!” diyerek durdurduğu adama okkalı bir tokat patlatan yaşlı kadın, adamın Peyami Safa olmadığını anladıktan sonra özür dilemiş ve kırılan gözlüğünü tamir etmek için para vermiş. Haberde kadının Peyami Safa’ya olan öfkesinin nedeni belirtilmemiş.
Günde 3 Dakika – Haber Tarihi – 2018
Japonya’da “Kobe Su Dağıtım Bürosu” adlı kamu şirketinin yöneticileri, çalışanları olan 64 yaşındaki bir personelin 7 aylık süreçte 26 kez yemek saatinden 3 dakika önce masasını terk edip yemek yemeye gittiğini fark ettiler.
Şirket yöneticileri bu olay sonrasında basın toplantısı düzenleyerek kamuoyundan özür dilediler.
Bu şekilde toplam 78 dakika kullandığı tespit edilen çalışan ise çok pişman olduğunu belirterek yarım günlük mesaisini iade etti.
Haberin tamamı için tıklayınız.