ABD Üslerinin Kapatılması

20 Temmuz 1974. Dönemin Başbakan’ı Bülent Ecevit, Kıbrıs’taki katliama dur demek için düğmeye bastı. Dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızının adı ‘Ayşe’ydi. Ecevit’le Güneş arasında kararlaştırılan parolaya göre ‘Ayşe tatile çıksın’ demek harekatın başlaması anlamına geliyordu. Ve Ecevit’in “Turan Güneş Bey’e söyleyin, Ayşe tatile çıkmak istedi. Hazırlıklar tamam.” demesiyle harekat başladı.

Türkiye, Londra Antlaşması’na dayanan garantörlük hakkını kullanıp Kıbrıs’a müdahale etti ama bu müdahale Birleşmiş Milletleri(BM) oldukça rahatsız etti. Öyle ki BM, Kıbrıs’a giren Türk Ordusu’nu “işgal kuvvetleri” olarak tanımladı. 

Oluşturulan baskı o kadar yoğundu ki; Türkiye ateşkes kararı aldı. Ancak barış görüşmelerinden bir sonuç alınamaması üzerine ikinci harekata başlandı. Bu harekatın sonunda Türkiye, adanın yarısında tam hakimiyet elde etti ve kuzeyi, Rum askerlerinden temizledi. Toplam 498 Türk askeri, 70 Kıbrıslı mücahit ve 270 Kıbrıs Türk’ü şehit oldu.

Türkiye’nin bu tutumu harekatın başından sonuna kadar eleştirilere neden oldu. Özellikle Amerika, böyle bir müdahale beklemediği Türkiye’ye adeta ateş püskürdü. Hele ki harekatta kendi silahlarının kullanılmış olmasından ötürü, Türkiye’ye bedel ödetmeye karar verdi.

Silah Ambargosu

Amerikan Kongresi, 5 Şubat 1975’te Türkiye’ye yönelik silah ambargosu kararı aldı. Türkiye’nin buna ilk yanıtı bir hafta sonra Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulduğunu ilan etmek oldu.

NATO üyesi olmasına rağmen, Türkiye’ye hiçbir devlet; silah, envanter veya mühimmat satmayacaktı. Türkiye böylelikle kısmen tecrit edildi.

ABD’nin karşı çıkmasına rağmen Kıbrıs’a giren Türkiye, adadaki Türkler’in daha fazla mağdur olmaması için masada da aynı kararlılıkla duruyordu. İşte Kıbrıs konusunda Türkiye’nin takındığı bu taviz vermeyen tavır, ambargonun diğer bir sebebiydi.

Devlet yetkilileri, yaptırımın devam etmesi durumunda ülkede bulunan 21 adet Amerika Askeri Üssünü kapatma fikrini tartışmaya başladılar.

Bu iş artık bir prensip meselesine dönmüştü. 24 Temmuz 1975’te Temsilciler Meclisi, ambargonun kalkmasına yönelik kanun teklifini 206’ya karşı 223 oyla reddetti.

ABD Başkanı Gerald Ford ve Dışişleri Bakanı Henry Kissneger, Temsilciler Meclisinin bu kararını desteklemediklerini bildirseler de kanun yürürlüğe girmişti.

Savunma İşbirliği Antlaşması’nın Feshi

Türkiye, bu kararın sonrasındaki gün ABD’ye verdiği bir nota ile 3 temmuz 1969 tarihli Türkiye-ABD Savunma İşbirliği Antlaşması’nın askıya aldığını ve ülkedeki bütün ABD üs ve tesislerinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) kontrol ve gözetimi altına girdiğini açıkladı.

26 Temmuz sabahı üs ve tesislerdeki ABD bayrakları indirildi ve Amerikalı askerler ülkeden çıkarıldı. İncirlik Üssü, yalnızca NATO amaçları için kullanılabilecekti.

Türkiye, o dönem oldukça ağır ekonomik sıkıntılardan geçmekteydi. Başbakan Demirel’in ekonomi için söylediği ve hafızalara kazanan 70 cent’e muhtacız sözleri o günlerin acı tablosunu ortaya koymaktaydı.

Ambargo yüzünden TSK yedek parça dahi bulamaz hale gelmiş, patentleri ABD’ye ait olduğu için ihtiyacı olan parçaları kendi de üretememiştir.

NATO ülkeleri, ABD’nin ambargo kararını yanlış bulduklarını ve kısa zaman içinde bunun kalkacağını umut ettiklerini beyan ediyorlardı. Zira Türkiye’nin ABD üslerini kapatmış olmasının NATO’ya da zarar verdiği görüşündeydiler. Soğuk Savaş yıllarıydı ve üslerin kapatılması Avrupa’nın savunmasını zayıflatmıştı.

O zor günlerde Libya, Türkiye’ye yedi adet F5 savaş uçağı, çok sayıda yedek parça ve uçak motorları verdi.

Ambargo kararından üç saat önce İtalya ile 18+18 adet savaş uçağı anlaşması yapıldı. Türkiye, ambargonun devam etmesi yönünde alınan kararı sonrası, anlaşmada bulunan ikinci 18 adet uçak isteme hakkını kullanarak sipariş verdi.


Aambargonun Kısmen Kalkması

2 Ekim 1975’te ambargo kısmen kaldırıldı. Daha önce parasını ödediğimiz askeri malzemelerin sevki için onay çıktı. Ayrıca, Türkiye isterse ABD’li özel firmalardan silah alımı yapabilecek ama hükümetler arası bir alışveriş şu an için yapılamayacaktı. Amerika’nın bu kısmen ambargo kaldırma uygulaması için Türkiye’den iki isteği vardı: 1-Kıbrıs’ta asker sayısı artmayacak ve adaya Amerikan yapımı silah sevkıyatı olmayacak 2- haşhaş üretimi kontrol altına alınacak.

Bu olumlu hava NATO ve ABD’de üslerin yeniden açılabileceği umudunu doğurdu ama Türkiye, kararı yetersiz buldu ve üslerin açılmasının söz konusu olmadığını iletti. Ancak müzakereler için ABD’yle masaya oturmaya karar verildi.

Müzakereler 5 aydan fazla sürdü ama anlaşma sağlandı. Anlaşmaya göre; tesisler TSK’nın öz tesisi olarak sayılacak ve Türk komutanların yönetimi altında olacaktı. Bunun dışında ABD’den olabilecek en alt fiyattan uçak ve askeri malzeme alınabilecek, ayrıca kredi ve hibe olarak ABD’den yardımlar alınabilecekti. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için ABD kongresinden geçmesi de şart koşuldu.

1976 Mart’ının son günlerinde yapılan anlaşma; araya başkanlık seçimlerinin girmesi, Kongre’nin Kıbrıs konusunda Türkiye’den güvence istemesi gibi konular sebebiyle bir türlü görüşülemedi.

Türkiye, bir daha ki senenin Mart ayına kadar bekleyeceğini ilan etmişti ama Eylül ayına gelindiğinde, anlaşma hala Kongreye gelmemişti.

Bu sefer Türkiye, Mart 78’e kadar bekleme kararı aldı. Ekim ayında Kıbrıs’ta bir hava üssünden çekilme kararı alınması da Amerika tarafından olumlu karşılanmıştı.

Türkiye, ambargonun kalkması için lobi faaliyetlerine girişmişti. Her fırsatta NATO üyesi ülkelerin ABD’ye çağrı yapmasını isteyen Türkiye, lehine yayın yapması için Amerika’da iki radyo istasyonuyla anlaşmıştı.

ABD Başkanı Jimmy Carter, bir önceki başkan Ford gibi Türkiye yanlısı açıklamalar yapıyordu. Kongre üyeleriyle bir araya gelerek, ambargonun kalkması yönünde onlarla konuşuyordu.

Ambargonun 1978 başında Kongreye gelerek kalkacağı konuşulmaya başlanmıştı ama Mart ayı bitmek üzereydi ve durum hâlâ değişmemişti. NATO’nun, İngiltere’nin, hatta ABD Başkanı’nın açıklamalarına rağmen Kongre, kararı yeniden görüşmeye oralı olmuyordu. Ayrıca, Türkiye yanlısı 5 delege, ambargonun kaldırılması için bütün kongre üyelerine mektup göndermişti.

Türkiye ise, Mayıs ayı sonuna kadar ambargonun kalkmaması halinde, 1976 yılında yapılan anlaşmayı yok sayacağını bildirdi. Bununla da kalmayıp; İncirlik’teki NATO üssünün kapatılması, Türkiye’nin tüm nükleer silahlardan arındırılması ve Ecevit’in Şeref Başkanlığı yapacağı NATO oturumuna katılmaması gibi önlemlerin de alınacağı konuşuldu.

Ancak bunların hiçbiri olmadı. Kongre kararı görüşmedi, Türkiye’de yaptırımlarını uygulamadı.

ve Ambargo Tamamen Kaldırılıyor

Temmuz ayında Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş’ın, Maraş bölgesine 35.000 Rum göçmenin kabul edileceğini açıklamasıyla hava oldukça yumuşadı.
Sonunda, Eylül’de karar tekrar Kongre’de görüşülmeye başlandı. Ve 26 Eylül 1978 günü, tam 3 yıl 7 ay 21 gün sonra ambargo tamamiyle kalkmış oldu.

Ambargonun Kalkması Sonrası
9 Ekim itibariyle ortak savunma tesisleri geçici statü ile açıldı. İnen kalkan uçakların güzergahları Türk tarafının iznine tabi tutuldu. Ve üsler sadece NATO amaçları için kullanılmaya başlandı.

Türkiye ve ABD arasında yeni savunma anlaşması imzalanması için görüşmeler yapılması kararlaştırıldı.

Özellikle aynı yıl ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli müttefiki İran’da iktidara Amerika karşıtı Humeyni yanlılarının gelmesi, İran’a karşı alınacak istihbarat bilgileri için Türkiye’yi daha da önemli bir konuma taşıdı.

Türkiye ile Amerika, 29 Mart 1980’de üslerin tamamiyle açılması konusunda anlaşma sağladı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için TBMM’de onaylanması gerekiyordu ama dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, anlaşmayı meclise götürmedi.

Tesislerin açılması ancak 12 Eylül Askeri Darbesi sonrası mümkün oldu. Amerikalıların istekleri, 18 Kasım 1980 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla yerine getirildi. Amerikan üslerinin ve tesislerinin yeniden faaliyete geçmesine ilişkin anlaşma, 1 Şubat 1981 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.